Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Biri

Biri
@DustInTheWind
Beğeni için değil; okuduğum kitaplarda önemli bulduğum ve beğendiğim kısımları kaydedebilmek için paylaşım yapıyorum.
SOKRATES - Peki ben nasıl biriyim? Ben, yanlış bir şey söylediklerinde eleştirilmekten hoşlanan, başkaları yanlış bir şey öne sürdüğünde, onların bu fikirlerini çürütmeyi seven ve eleştirmek kadar eleştirilmekten de hoşlananlardan biriyim. Hatta diyebilirim ki, düşüncemin çürütülmesini daha çok isterim; çünkü insanın kendini kötülüklerin en büyüğünden kurtarması başkalarını kurtarmaktan çok daha iyidir; çünkü, bence, insan için en büyük fenalık, onun, tartışılan konu hakkında yalan yanlış düşüncelere sahip olmasıdır.
Reklam
Çevrenize bakın. Nerede yaşarsanız yaşayın, nasıl bir top­lumun parçası olursanız olun, insanların çoğunluğunun dış dünyada yaşadığını görürsünüz. Daha aydın olanlar ise daha çok iç dünyalarıyla ilgilenmektedirler. Onlar, iç dünyanın dış dünyayı yarattığını fark etmişlerdir.
Birçok kişinin düşündüğünün aksine, bir insanın istediğine ka­vuşmasını sağlayan şey, inandığı şey değildir. Bireyin bilinçaltı, o kişinin zihnindeki tabloya ya da düşünceye karşılık verdiğin­de, dilekleri gerçekleşir. Bu inanç yasası, bütün dünyadaki din­lerin gizli ilkesidir. Onların psikolojik gerçekliğinin arkasında yatan saklı nedendir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ekranlardan izlediğimiz Körfez Savaşı gelecek yüzyılda yapılacak çatışmaların habercisi değil, tersine 20. yüzyılın modası geçmiş son büyük konvansiyonel savaşı idi. Ama ne fark eder? Onurumuzu avukatlara, çocuklarımızı uzmanlara, topraklarımızı makinelere bıraktığımızdan, bizi korusun diye atımızı, silahımızı teslim edip devlete sığındığımızdan beri ne kaldı geriye? Kendisini korumaktan, yaşatmaktan aciz, geleceğin kulları olan bizler için...
Yüzyılımızın devletleri uzaktan kumandalı bombalarıyla sivilleri kıyadursun, ortaçağda tepeden tırnağa zırhına bürünen şövalye, aynı zırhı onu korumak için atına da geçiriyordu. Yok etmek değil, hükmetmekti esas olan. Bugün sanılanın tersine, insanın, atın değeri vardı ortaçağda.
Reklam
Zamanla dünyanın her yerinde seçimlerle gelenler, gideni aratmaya başladı. Eskisi gibi devlet adamları çıkmaz oldu. Birbirinden çapsız, şöhret ve para düşkünü insanlar devlet başkanı, başbakan falan oldular. Onlardan tiksinmek ve tek tük fıkralarla duyduğu öfkeyi hafifletmek dışında, halk pek tepki göstermedi. Siyasetin yozlaşmasıyla tüm değer yargılarımızı yitirmiş ve politikaya iyice yabancılaştırılmıştık.
Akıl kendi kendinin yeridir ve kendi başına Cehennemi cennete cenneti cehenneme çevirebilir Şeytan, John Milton
Bir yerde uzun zaman kaldığınızda, dünyanın ne kadar büyük ve uçsuz bucaksız olduğunu unutuyordunuz. O enlem ve boylamların uzunluğunu algılayamıyordunuz. Kendi içimizdeki uçsuz bucaksızlığı da algılayamadığımız gibi, diye düşündü Nora.
Sayfa 132Kitabı okudu
“Hayat,” diye yazmış Sartre bir zamanlar, “umutsuzluğun öte yanında başlar.”
Sayfa 269Kitabı okudu
“Pekâlâ. Öyleyse beni can kulağıyla dinle. Benim tavsiyemi istiyor musun, istemiyor musun?" "Yani. Tabii ki isterim. Biraz geç oldu ama evet, Bayan Elm, bu konudaki görüşünüzü söylerseniz minnettar olurum.” "Tamam. Peki. Bence sen artık ayrıntılarda kayboldun." "Demek istediğinizi tam anlayamadım ." "Bu hayatları sana ait olmayan şarkıları çaldığın bir piyanoya benzetmekte haklısın. Sen kim olduğunu unuttun. Her şey olmak, hiçbir şey olmamaktır. Kök yaşamını unutuyorsun. Neleri sevip neleri sevmediğini unutuyorsun. Pişmanlıklarını unutuyorsun."
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Nora'ya göre ilişkilerde üç çeşit sessizlik vardı. Tabii ki pasif agresif sessizlik, artık konuşacak bir şeyimiz kalmadı sessizliği ve bir de Eduardo'yla ikisinin ulaştığı türden bir sessizlik. Konuşmak zorunda olmamanın sessizliği. Yalnızca birlikte olmanın, birlikteliğin. İnsanın yalnızken sessiz kalmaktan rahatsız olmaması gibi.
Sayfa 207Kitabı okudu
“Ahlakın temelinde merhamet yatar,” demişti filozof Arthur Schopenhauer iyi bir gününde. Belki hayatın temeli de buydu.
Sayfa 195Kitabı okudu
"Yani farklı bir yol seçmiş olsan hayatının nasıl olabileceğini düşündün mü hiç?" Nora bu soruyu maden suyundan çıkan kabarcıklara bakarak dinledi. "Bazı yolların daha kolay olacağını düşünmek işimize geliyor bence," dedi, bir şeyi ilk kez fark ederek. "Ama belki de kolay yol yoktur. Yalnızca yollar vardır. Bir hayatta, evli olabilirim. Başka bir hayatta, tezgâhtarlık yapıyor olabilirim. Birlikte kahve içmeyi teklif eden tatlı bir adama peki demiş olabilirim. Başka bir hayatta, Kuzey Kutbu'nda araştırmalar yapan bir buzul bilimci olabilirim. Bambaşka bir hayatta, olimpiyat yüzme şampiyonu olabilirim. Kim bilir? Her gün, her an yeni bir evrene giriyoruz. Boş yere hayatımızın farklı olmasını diliyor, kendimizi başkalarıyla ve kendimizin farklı versiyonlarıyla karşılaştırıp duruyoruz ama gerçekte çoğu hayat bir yere kadar iyi ve bir yere kadar kötü."
Sayfa 177Kitabı okudu
Nora sonuç olarak Hugo'nun garip biri olduğuna karar verdi. O kadar içten ve yoğun duygularla konuşabilen biri için, yaşadığı andan fazlasıyla kopuk sayılırdı. Belki de insan onun kadar çok hayat yaşadığında, ancak kendisiyle yakınlaşmayı becerebiliyordu. Nora orada olup olmamasının bir şey fark ettirmeyeceğini hissetti.
Sayfa 151Kitabı okudu
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.