Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
E.C.BULAT
E.C.BULAT
@ECBULAT
Burası gökyüzünün düştüğü yer.
Üniversite
98 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Yazardan okuduğum ilk kitap, çok beğendiğimi söylemeliyim. Geçmiş- günümüz şeklinde ikili zaman yazımlarını her zaman daha çok sevmişimdir bunun yanı sıra tek bir kişinin değil, üç karakterin ağzından okuma şansımız var. Bu da benim en sevdiğim detaylardan biri; farklı bakış açısı, hem konuyu daha detaylı anlamamı hem de gidişatı hızlandırıyor.
Konusu ise; Nella bir eczacıdır fakat bilinenin aksine iyileştirmek için değil öldürmek üzere zehirler hazırlayan bir eczacıdır. Amacı bir kadına zarar vermek değildir tamamen erkekleri öldürmek üzere zehirler hazırlamaktadır. Bir gün yine bir zehir hazırladığı sırada zehiri almaya Eliza gelir ve hayatları bu noktada kesişir. On sekizinci yüzyıl’ ın ortasında kalan biri zehirci ve onun yaptıklarını öğrenmek isteyen Eliza. Bu ikiliyi okumak çok farklı idi. Özellikle Eliza öyle hayran bıraktı ki . Günümüze geldiğimizde bir kazı sırasında bulunan bir şişe ve onu araştırmaya başlayan Caroline. Bir şişe ve üzerindeki desen Caroline’ yi sırlar ile dolu bir geçmişe götürürken acaba Nella ile olan ortak bağları neler?
Caroline kendi hayatındaki sıkıntılardan kaçmak için geldiği bu şehirde bulduğu o şişe ona ne demek istiyor?
Peki Nella ve Eliza onlara ne oluyor da, Caroline onların sırlarını çözmeye çalışıyor?
Her karakteri ayrı sevdim ama en çok Nella için üzüldüm sanırım, onu bu yola iten sebebi Bu konu da okuduğum kitaplardan çok farklı bir havası vardı, üç kadının gözünden geçmişi ve geleceği görmek sanırım bu şekilde oluyor. Mutlaka okuyun, pişman olmayacaksınız
Yine aşık olduğum bir kitabın sonuna geldim, daha uzun olsun isterdim, hatta bu çift için uzun bir seri fena olmazdı. Jason Thorn’u Sevmek, serinin ilk kitabı idi, onu da çok sevdim ama bu ikili benim favorim özellikle, Adam.
Adam Connor’ u okudukça ve geçmiş ile ilgili olayların konuşulduğu kısımlarda çok etkiledim. O aileden sonra bu kadar
Her şey yok olduğunda, neye tutunursunuz?
Dünya' nın sonu geldiğinde neler olacağını tahmin edebilir miyiz? Ya herkes gittiğinde, yaşamı devam ettirecek o gücü içimizde bulabilir miyiz?
Çok etkilendiğimi ilk baştan söylemem gerek. Hem çok sade bir dil kullanıp hem de, bu kadar yıkıcı bir dille yazılmış bir kitap okumayı beklemiyordum. Sloane ve bir avuç hayatta kalmış insanın altı ay içindeki yaşam mücadelesini okurken çoğu sayfa da o durumdaki bir insanın etrafı ile değil de, kendi ile içsel çatışmasını okuyoruz. Geçmişin ve geleceğin içinde ailesini düşüne ve ruhu yara almış altı kişi. Bu alanda okuduklarım arasında en iyilerden.
Ama keşke bir seri olsaydı, bence olabilirdi çünkü olaylar çok hızlı gelişmedi ve yazarın o duygu geçişlerini çok iyi yazdığını eğer bir final vermemiş olsaydı Soane için neler değişirdi diye düşünmeden edemedim. Sloane hastalık yayılmadan önce de ruhu çok yaralı idi. Virüsten önce başlayan duygusal yıkımını telafi edebelir miydi? Aklımda sürekli bu sorular.
Hem tek bir kitap yazıp hem de olayların bu kadar yerinde yazılması beni memnun etti. Kıyamet dünya da kopmuş olsa da henüz Cortage Lisesi’ ne uğramamış olması, ölümün hem bu kadar korkunç olup hem de çekici olduğu çok az kitap vardır.
Yaşamın acizliğine ve ölümün kıyısında gezen nefeslerin içinde kendime yer bulduğum bu kitap beni çok etkiledi. Bu tarz kurgular sevenler için nefis bir kitap, tavsiyedir.
Okur Takip Önerileri
İyi bir kurgu okuyacağımı biliyordum evet ama bu iyiden de öte. Hükümran sen beni mahvetti ya. Resmen çıldırıyorum, o nasıl bir bitirmek. Alıntıların güzelliği ve hikâyenin derinliği, karakterlerin çektiği o acılar, gerçekliğin ötesinde sanki okuyormuş değil de izliyormuş gibiydi. Favori kitaplarımdan biri artık, yazarın yazdığı her kitap üstüne koyup zirveye yürüyor resmen. En acilinden ikincisi lazım hatta mümkün ise dizisi-filmi her şey kabulüm.
İlk bakışta kapak dikkatimi çekmiş olsa da, konusuna göz atıncadl da tamam dedim,hızlı okuyabileceğim bir kitap. Nitekim öyle de oldu. Bir günde bitirdim . Maddie, Cal ve Grace üçlüsünü okumak çok iyi geldi. Arkadaşlıkları, engelleyemedikleri duygularını bastırmaya çalışmaları, Cal’ in sorumluluğu ve hayatına doğru yönde ilerlemeye çalışması çok tatlı idi. Okurken keyif aldım, sadece anlatım bu kadar iyi olmasaydı hikayenin uzunluğu biraz sıkıcı gelebilir ama yazarın bu olayı akışta kaybettirdiğini düşünüyorum,çünkü aktı gitti. Çerezlik bir kitap, özellikle Rs durumunda çok işe yarar.
Yazarın kalemine aşina olanlar bilir ki, çok akıcı bir gidişat sunar okurlarına. Kitap benim için yine aynı şekilde başladı akıcı ve yormayan bir dil ile yazılmış olması odaklanma konusunda gayet yeterli idi.
Az çok konuya hakim olduğumu düşünsem de aslında düşündüklerimin aksini yaşadım okurken. Morgan’ ın içsel çekişmeleri ve anneliğin o çetin
Birinci kitaba göre çok daha iyiydi. Soluksuz okudum resmenz ve o son kısım asla tahmin edilecek gibi değildi. Kurgu, anlatım ve akış her detayı ile muazzam bir kitaptı.
Bu sene içerisinde okuduğum en iyi kurguya sahip kitaplardan biri. Uzakdoğu edebiyatı ile ilgili okuma yaptığım en detaylı kitap bu oldu ama öyle etkilendim ki son olmayacak. Konuya, kurguya resmen aşık oldum, çok iyiydi. Çay, Uzakdoğu’da değerli bir tüketim maddesi olduğunu biliyordum ama bu kadar önem verildiğini bilmiyordum, resmen bir sanatmış. Verdiği temel bilgiler bence çok değeri idi. Her bakımdan doyurucu ve okuyucuyu tamamen kaplayan bir kitaptı.
Konusuna gelirsem; Ning yanlışlıkla zehirli bir çay demleyip annesinin ölümüne sebep olmuştur. Ona göre annesinin ölümünden daha kötüsü de bunu kendi yapmasıdır. Ning annesinin ölümünün acısını daha unutamamış iken bu kez kız kardeşi de aynı kaderi paylaşmak üzeredir. Ne yapacağını bilemez halde iken İmparatorluktan gelen bir yarışma ona umut ışığı olur. Kız kardeşinin hastalığına deva bulmak ümidi ile çay yarışmasına katılır ve kız kardeşinin yerine geçip imparatorluğa gider.
Saray Sandığının çok ötesinde hepsi birbirinden farklı yarışmacılar ,entrika dolu saray hayatı ve gizemli bir yakışıklıya rağmen Ning yarışmaya odaklamaya çalışır. Ama Ning’ in bu umut ışığı onu hiç beklemediği bir anda, çok farklı olayların kucağına bırakacaktır. Peki Ning bu olaylardan kurtulup kardeşi için şifa bulabilecek midir? Yoksa o kaosun içinde kaybolup gidecek midir?
Bu kitap beni mahvetti, resmen ciğerimi söktü.Dönem kitaplarını hep çok severek okumuştum ama bu çok başka bir kitaptı çokkk. Derinin içine işleyen bir anlatım ve mücadele, en çok gerçek bir hikayeden uyarlanması beni bu kadar etkiledi. Geçmiş ve günümüz şeklinde okuma yapmayı çok seven biri olarak, en çok o kısımlarda etkilendim çünkü, bugünkü halini ve geçmiş olan yaşantıyı okumak bence romanı daha iyi kavramamı sağladı.
Savaşın ortasında kalmış kadınlar ve zorlu bir yaşam. Daha önce çeşnicilik ile ilgili bir kitap okumadığımdan çok ilgimi çekti ve benim beklentimi karşıladı. Çok farklı bir kitap, on kadın ve on birbirinden bağımsız ama bir kadar da mecburi kalmış bir hayat.Nefis bir anlatım, farklı bir bakış açısı geliştirmemi sağladı. Bu tarz konulara ilginiz var ise kaçırmayın, canı gönülden tavsiyemdir
Evettt, kitap resmen yirmi dört saat olmadan bitti. Denildiği kadar varmış, çok akıcı bir dile sahip ve gerçekten kurgu anlamında çok beğendim . Aslında hem hayatın içinden ama diğer yandan da sanki hayatın çok başka bir yerinde olan bir hikaye gibi.Aslında hikaye o kadar derin ki kendime bir yer edindim. Askeri bir kurgu olduğunu biliyordum,
Yazarın son çıkan kitaplarına kıyas ,tür olarak farklı bir kategoride yazılmış.Colleen aslında aşk üzerinden güzel işler çıkarmış biri olsa da bence gerilim türünü de iyi yazdığını ve okuyucuyu uç noktalara getirdiğini düşünüyorum.Kalemini çok sevdiğim bir yazar olduğu için değil gerçekten çok çok yazılmış bir kurgu olduğu için okumanız konusunda ısrar ediyorum.Kitapta yer alan karaktetlerin ve mekanın kurgu olduğunu bilsem de acaba değil mi ? ,demekten kendimi alamadım .Bir sonraki sayfada neler olacağını asla tahmin edemedim, edilecek gibi değil ki .Aşkı ustalık ile işleyen kadın bu kez gerim gerim gerdi beni .Konusuna gelirsem Layla ve Leeds , güzel bir tanışma yaşarlar.İkiside birbirleri için yaratıldıklarını düşünüp gelecek için hayal kurarlar ve her şey olması gereken seyrinde ilerlerken Layla ve Leeds için hayatlarını değiştirecek bir saldırıya maruz kalırlar .Layla için çok zor bir dönem olur, ölümden dönen Layla artık eskisi gibi değildir .Leeds her şeye yeniden başlamak için onu tanıştıkları otele götürür .Layla otele girdikten sonra iyileşme adına değişim göstermemekle birlikte davranışları daha da tuhaf bir hal alır .İşte buradan sonra asla ve asla tahmin etmediğimiz olayların başlangıcı olur .
Gizemin , gerilimin ve özellikle merakın bir saniye bile düşmediği bu kitap tam bir ters köşe.
Yazardan daha önce hiç kitap okumadım diyenler için özellikle bu tanışma kitabı olabilir.
Uzun zamandır böyle kurgusu bakımından beni etkileyen bir kitap okumamıştım .Fantastik ve gizemin iç içe geçtiği nefis bir kurgu .Hem yetişkinler hem de çocuklar için harika bir eser.
Yazarını zaten Charie’nin Çikolata Fabrikası filminden zaten çoğu kişi tanıyordur ,gerçekten bu alanda yaptığı tüm çalışmalar gibi bu kitap ta ustalık ile
Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilerek yazılması mı ,beni nu kadar etkiledi bilemiyorum ama uzunca zaman zihnimi meşgul edeceği belli .
Farklı kuşaklar ,en derin duygular ve gün yüzüne çıkmasına fırsat verilmeyen sırlar ,kitap adeta bir küp misali elinizde duruyor ve kapağı her açıp baktığınızda size farklı farklı duygular yaşatıyor .
Bükre’yi okurken dinginleştiğimi onunla bu yolda yürüdüğümü hissettim ,şifalı otlar ,dillerden düşmeyen dualar ,merhametin ve acının çevrelediği bu kitap çok etkileyici idi .
Zamanın içinde süzülen ve kendi benliğini arayan Bükre belki de sadece kitap sayfalarında değildir .kendini kaybetmiş ruhunu bulmak için arayışta olan herkes için şiddetle önereceğim bir eser. Çok ,çok severek okudum.Tavsiyemdir.
#kitapyorumu
Yine bambaşka bir dünya .Yine dünya’dan kopulan ve başka boyutta olduğum anlar .
Yazarın basılı olan tüm esererlerini okumanın verdiği o his ile yeni romana başlarken de çok büyük beklenti ile başladım .Bitecek korkusu ile azar azar okudunuz mu siz hiç bir kitabı?.
Ben yazarın tüm kitaplarında bu hissi yaşadım .
Genelde kitap
Okuduğum en iyi Polisiye kurgularda başlarda artık kendisi.Bu tarz kitaplarda çoğu kişi katili kitabın sonuna kadar tahmin etmek istemez belki ama bu detay benim için hiç önemli değil, yeter ki bana zekice bir şeyler versin ,beni sarssın ,şok etsin.Hepsini bu kitapta fazlası ile yaşadım gerçekten çok ,çok iyiydi Kurgunun yoğunluğu karakterlerin sayısı ve konuşma kısımları hep okuyucuyu sıkmadan çok uzakta ama bir o kadar da merak ta bırakacak cinstendi .Konusuna gelecek olursam küçük bir kasabada birden başlayan cinayetler herkesi korku dolu günlere sürüklerken saklanan sır bir gün yüzüne çıkar . Sıradanlıktan çok uzakta olan bu vahşi öldürme şekli daha önce hiç görülmemiş ve arkasında asla iz bırakmamaktadır.(Isı olayından dehşet etkilendim ,çok zekice ).Olaylar ard arda gerçekleşirken Polis 'in elinde hiçbir ipucu yoktur ta ki bir video kasetine kadar .Ama videoda olanlar gerçek midir ? Böyle bir şey gerçekte olabilir mi? Ve katil aslında suçsuz mudur? Hepsi ve daha fazlası kitapta .Sonu İkinci kitabın geleceğini belirtir şekilde bitti sabırsızlanıyorum devamı için .
