Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sezer

Her 20 Kasım’da sektirmeden dinlediğim şarkı. Sebebini kestirmek de sanırım güç değil. Videonun altındaki ilk yorum da her şeyi fazlasıyla açıklıyor zaten. Ve gerçekten de öyle. ☺️ Bu iletiyi niye paylaştım? Muhtemelen bilmiyorum ama seneye tekrardan paylaşırım en azından kolaylık olur. (Bir sebep ararken ben) 🤷‍♂️ youtu.be/lh4lMzVcM8A
Reklam
Merve Akpınar’ı tanıyor musunuz? Lütfen vaktinizin sadece iki dakikasını ayırarak iki videoyu sırasıyla izleyin. Hepsi bu kadar, sonrasında ise yorum sizin. Teşekkür ederim. twitter.com/nesrinaydin_/st... twitter.com/dhaspor/status/...
Javier Marias - Karasevdalılar. Okuduğum bölüm kadarını düşünüyorum, paylaştığım alıntılara tekrar göz atıyorum. Uzun zamandır insanın beynini bu denli karıştıran, beynini bu denli “anlamaya zorlayan” bir kitap okumamıştım. Bir kitapta aradığım en önemli özellik, bitirdiğinde beni bir şeyleri sorgulamak durumunda bırakmasıdır. Karasevdalılar’da her an bir şeyleri sorguluyor, her an bir şeyleri anlamaya çalışıyorum. Çok zor bir kitap. Ama keşfedip okuyabildiğim için de “iyi ki” diyorum. Ve evet, bazen de “anlayamadığımı düşündüğüm” için kendime aptal muamelesi yapıyorum...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir sorum var.
Bir şey sormak istiyorum. En azından son zamanlarda kafamı kurcaladığı için dile getirmek istedim. Peşin söyleyeyim, kimseyi eleştirmiyor sadece anlamaya çalışıyorum. Farazi olarak söylüyorum, en az 30-40 gibi fazla sayılabilecek sayıda -hakkı verilerek- inceleme yapılan kitaba, üç-beş cümlelik inceleme(?) neden yapılıyor? “Kitap böyleydi, şöyle ilerledi, sonu tatmin etmedi, okumaya değebilecek bir kitap” benzeri bir inceleme(?) neden? Sizce bu hakkı verilerek yapılan bir inceleme mi oluyor? Bu kısımın suistimal edildiğini düşünüyor musunuz? Tekrardan altını çizeyim, amacım eleştirmek değil öğrenmeye ve anlamaya çalışmak. İyi geceler, keyifli okumalar...
Dünya Kadınlar Günü
Öncelikle bütün kadınların, Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun! Büyüdüğümde ve bir şeylerin ciddi anlamda farkına vardığımda annemin bana bir nasihati olmuştu. Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama “Şimdi sana söyleyeceğim şeyi hiç aklından çıkarma, senden çok şey isteyebilirim yaparsın ya da yapmazsın bilemem ama bu söylediğimi unutma, hayatının hiçbir anında bir kadının canını yakma” demişti. Kadınlarla ilgili, onların dünya üzerinde yarattıkları ve izin verilirse yaratabilecekleri etki ile alakalı söylenmiş onlarca söz var. Bu ülkede örnek alınması gereken ilk kişi olan Atatürk’ün söylediği bir söz bana göre bunların en başında geliyor. Kendisi, “Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.” der. Kadına şiddetin her türlüsünün olmadığı, düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri, çalışma hayatına daha fazla atılacakları ve erkek egemen bir toplumda ezilmeyecekleri bir yıl olur umarım. Evet, bunların muhtemelen büyük çoğunluğu olmayacak belki ama en azından bazı şeylerin düzeleceğine dair inancımızın daha da artacağı bir yıl olsun. Geleceğe daha umutla bakalım. İhtiyacımız var.
Reklam
3-4 gündür uygulamada aktif olmayınca birkaç arkadaş mesaj atmış. Evet, ilk defa bugün girdim uygulamaya zira günlerdir okuyamıyorum. Sebebi ise Covid testimin pozitif çıkması. Bu tip şeyleri yazmayı sevmiyorum, yazmayacaktım da ama söylemek istediğim tek bir şey var. Bu süreci yaşamamak ve yaşatmamak için elinizden ne geliyorsa yapın. Herkese iyi okumalar, sağlıkla kalın.
Amin Maalouf’un yeni kitabı Empedokles’in Dostları, satışa çıktı. Kendisi kitapla ile ilgili, “Umuda ilişkin bir kitap olarak görüyorum bu eseri” diyor. Konusu itibariyle de benim çok ilgimi çekti. Ülke olarak Maalouf’u ne kadar çok sevdiğimiz, bütün okuyucuların yadsımadığı bir gerçek. En kısa sürede okumak için ben sabırsızlanıyorum. Göz atmak isterseniz diyerekten linki de bırakıyorum. İyi okumalar.
Empedokles'in Dostları
Empedokles'in Dostları
Boşluk
İstediği şey gerçekleşse kendisini daha mutlu hissedeceğini düşünüyor insan çoğu zaman. Gerçekleştiğinde ise aslında eskiye göre mutsuzlaştığının farkına varamıyor. Aslında onu mutlu hissettiren şey, başarmış olma hazzı. Ve o haz, bir yere kadar götürüyor insanı. O götürdüğü yerden sonra ise ya çıkmaz bir yol oluyor ya da engebeli ve hasarlı bir yol. Hayat garip. Mutlu olacağını hissettiğin bir şeyin seni uzun vadede mutsuzluğa ve çıkmaza sürüklediğini, her şey bittiğinde anlıyorsun. Bunu deneyimlediğin zaman da başka bir şey isterken, defalarca düşünüyorsun. Umarım mutlu ve huzurlu olabilmek, bazı insanların dediği kadar kolay ve basittir ya da umarım o bazı insanlar, mutluluk ve huzur duygularının kısa vadeli hazlardan daha geniş kapsamlı bir şey olduğunun farkına varabilirler. Dedim ya, hayat garip...
Kararsızlık, bazen güzeldir
“En kötü kararlardan beterdir, kararsızlık” derler. Kararsız kaldığım anlarda bu söz geliyor aklıma ama tek bir an dışında. Bir kitabı bitirdikten sonra “Acaba hangi kitaba başlamalıyım?” düşüncesinin verdiği kararsızlık, içten içe mutlu ediyor beni. Bazen bu kararsızlığın günlerce sürdüğü oluyor ama beni bir kere bile mutsuz ettiğini görmedim.
“It takes no time to fall in love, But it takes you years to know what love is”
Reklam
En güçlü kişi, yalnız kalmaktan korkmayandır. Esas endişelenmen gereken, başka insanlar. Ne yapman gerektiğini, nasıl hissedeceğini söylerler. Bir bakmışsın, başkalarının sana dayattıklarını ararken hayatını heba etmişsin. Günün birinde yapayalnız kalacaksın. Başının çaresine bakmayı öğrenmelisin.
Nazım Hikmet
Bugün Nazım Hikmet’in 56. Ölüm Yıl Dönümü. Seni ve senin gibileri çok özlüyoruz. “Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa? Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.” Saygı ve minnetle...
Ahmed Arif
Ahmed Arif, 28 yıl önce bugün, hayata gözlerini yumdu. Bir Cemal Süreya’nın Sevda Sözleri’ni bilirim bir de Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’ini. “Bilmezler nasıl aradık birbirimizi, Bilmezler nasıl sevdik, İki yitik hasret, İki parça can.” Saygı, sevgi ve özlemle...
Edip Cansever
Konu edebiyat olduğunda kendimizi şanslı hissedecek o kadar çok şeye ve kişiye sahibiz ki. Bize düşen onları okumak ve de anlayabilmeye çalışmak ya da en azından hatırlayabilmek yılda bir kere olsun. Bugün, Edip Cansever’in 33. Ölüm Yıl Dönümü. “Fazla şiirden öldü.” der onun için Cemal Süreya. Saygı ve özlemle anıyorum. Bakın ne demiş bir şiirinde; Gülmek istiyorum, gülemiyorum. Öne geçiyor acılarımın çizgileri.”
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.