Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Forgetmenot

Forgetmenot
@Elif_Kuzu
Feminist, Kitap düşkünü, hayalperest ve idealist bir gözlemci. Uygulamayı okuma konusunda kendimi geliştirmek ve motive amaçlı ismi gibi kullanma niyetindeyim. Sadece okuduğum kitaplar hakkında fikir paylaşacaksanız DM atın lütfen
"Hep çağdaş kadının nasıl olması gerektiğini düşünüyoruz ya, bir de çağdaş erkeğin bu kadın karşısında nasıl davranacağını düşünsek, onun açmazını da anlayabiliriz. Hem kadın hem de erkek, çağdaşlaşmak adına bir şeyleri reddetmeyi, yapmamayı tek çözüm görüyorlar. Bir şeylerin inkâr edilmesiyle bir çözüme ulaşabileceğini sanmıyorum. İnkâr edilenlerin yerine ne konulabileceğinin de düşünülmesi gerekir." Tomris Uyar
Sayfa 133 - Uyumsuza Notlar: Bir Tomris Uyar Kitabı, Jehan Barbur/ Doğan Kitap/ 1. Basım, Ekim 2019Kitabı okudu
Reklam
"Keşke kırılgan olacağıma düpedüz alıngan olsaydım. O zaman isim kolaylaşırdı. Hızla hoyratlaşan bir toplumda gücenikliklerimin sayısıyla başa çıkamayacağımı anlar bu eylemi daha nesnel ölçülere vurmayı denerdim." Gündökümü II, Tomris Uyar
Sayfa 116 - Uyumsuza Notlar: Bir Tomris Uyar Kitabı, Jehan Barbur/ Doğan Kitap/ 1. Basım, Ekim 2019Kitabı okudu
"Sevdim" diyemiyorum artık kimse için; gitmelerinden değil de, yanlarından gidememekten korkuyorum ben. Birine ait olmayı anlatıyor bu "sevmek" kelimesi; söylenmiyor yabancıya. Birinden duysam, bu seyrin kaçıncısı olduğumu düşünmeye başlıyor, kaç eksilmeyle bana dokunuyor bu kanatlı güve diye tek çocuk egosuyla sorguya başlıyorum. Sevmek diyorum sonra, tek kişilik bir eylem. Sana ne?
Sayfa 84 - Uyumsuza Notlar: Bir Tomris Uyar Kitabı, Jehan Barbur/ Doğan Kitap/ 1. Basım, Ekim 2019Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Duramıyorum birinin yanında. Ağır geliyor. Tek istediğim birtakım hayatların bahçesinde misafir olmak ama o da en çok iki saatliğine. Uyuyamıyorum kimseyle, dokunmak, dokunulmak kirlenmek gibi. Nereden geliyor bu ezeli yük?
Sayfa 50 - Uyumsuza Notlar: Bir Tomris Uyar Kitabı, Jehan Barbur/ Doğan Kitap/ 1. Basım, Ekim 2019Kitabı okudu
Ama Martin düş kırıklığına uğramıştı. Onun eleştirileri haklıydı, bunu kabul ediyordu, ama yapıtını onunla paylaşmasının nedeninin o dershane düzeltmeleri olmadığını hissediyordu. Ayrıntılar önemli değildi, onlar kendiliğinden çözümlenirdi. O yaşamdan kimi büyük şeyler yakalamış ve onları öykünün içine yerleştirmişti. Ona okumuş olduğu yaşamdan çıkarılmış bu büyük şeydi, yoksa cümle kuruluşları ve noktalı virgüller değildi. Onun kendi gözleriyle görmüş olduğu, kendi beyniyle kavramış olduğu ve sayfanın üzerine kendi elleriyle yazmış olduğu o büyük şeyi hissetmesini istemişti. Ama başaramamıştı.
Sayfa 115 - Martin Eden, Jack London/ Kum Saati Yayınları, Dünya Klasikleri Dizisi 3/ 2002Kitabı okudu
Reklam
Bu, yukarıdaki dünyada ulaşılan, varlığın ve yüceliğinin açığa vuruluşuydu ve yine o dünyaya, bu kısacık bakışında görmüş olduğu en güzel şeydi. Bunun değerini anlayarak derinden etkilenmişti ve kalbi sevecenlikle eriyordu. Bütün yaşamında sevginin açlığını çekmişti; doğası sevgiye özlem doluydu; bu onun yaratılışının bir gereği idi. Yine de onsuz yaşamış ve giderek kalbini katılaştırmıştı. Sevgiye gereksinmesi olduğunu bilmemişti, bunu şimdi de bilmiyordu. O yalnızca sevgiyi yaşanırken görmüş, heyecanla ürpermiş ve onun iyi, yüce harika bir şey olduğunu düşünmüştü.
Sayfa 15 - Martin Eden, Jack London/ Kum Saati Yayınları, Dünya Klasikleri Dizisi 3/ 2002Kitabı okudu
Zaman, der Peyami Bey, Tanrı'nın insana kurduğu en büyük tuzak ve insanı sevmediğinin en büyük kanıtıdır. Ölmek önemli değil. Ölen birini özlemek en fenası, geri gelmeyecek birini özlemek. Tanrı insanı sevseydi ona sevdiğini kaybetme acısını hak görmezdi.
Sayfa 169 - Yalnız Kaldınız Peyami Bey!, Hamdi Koç/ Can Yayınları/ 1. Basım/ Ocak, 2017/ İstanbulKitabı okudu
Annem benim uzun çocukluk hastalığımdan iki şey öğrendi: anne olmak çocuğa mahkûm olmak demek değildi, anne olmak kadınlığı ve kadınca geleceğini feda etmek demek hiç değildi.
Sayfa 229 - Yalnız Kaldınız Peyami Bey!, Hamdi Koç/ Can Yayınları/ 1. Basım/ Ocak, 2017/ İstanbulKitabı okudu
Yine de, ben hayatımda en çok ve belki bir tek kızımı sevdiğim halde annem hayatında en çok beni, hayattaki tek evladını sevmedi. İstedi, biliyorum, ama sevemedi. Bazı kadınlar anne olmak için doğmuyor olmalı. Bazıları, hele, annem gibi bazı kadınlar, anne kalmamak için yaşıyor olmalı
Sayfa 229 - Yalnız Kaldınız Peyami Bey!, Hamdi Koç/ Can Yayınları/ 1. Basım/ Ocak, 2017/ İstanbulKitabı okudu
Yağmurlu bir havada yazı hatırlamak...
Açıklardan büyük bir dalga çağlayıp coşarak geliyor, kıyıya yaklaşınca baş kısmı biraz kırılıyor, bu kırılan beyaz kısım sağa sola doğru uzuyor, dalga kendi kendisini içine alıp daha da coşarak kıyıya yaklaşıyordu. Mavi renkli şu bembeyaz oluyor, binlerce küçük köpük göz alabildiğine etrafa yayılarak kıyıya kadar tüm su yüzeyini kaplıyor, dalga tüm kuvvetini toplayıp karaya çarpıyordu. Akabinde, beyazlık biraz bocaladıktan sonra usulca incelip genişliyor ve sessizce açıklara dönüyordu. Böylece beyaz siliniyor, deniz yeniden mavileşiyordu
Sayfa 316 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
Reklam
Çocukken yirmi dört renkten oluşan pastel boya takımı içinde "ten rengi"nden nefret ederdin. Diğerlerinin tümü mantıklı ve renk sistemine tekabül eden şeylerken ten rengi zorlama bazı taleplerin dayatılması sonucu oluşturulmuştu.
Sayfa 243 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
"Kitleler her zaman kurban ister. Heyecanlanmak, coşmak ister. Birini öldürmeye çalışmak da, kurtarmaya çalışmak da aynı dürtüden meydana gelir. Bir kurbanı top yapıp futbol oynamak isterler. Canı sıkılan kitleler hep böyle bir yaygaranın kopmasını beklerler. Kitlelerin bu yöndeki beklentilerini doyuran araç da kendi ticari çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen medyadır ve kimse de böyle bir oyunda tekmelenecek bir top olmayı istemez. Öyle bir aptal yoktur, değil mi?"
Sayfa 217 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
"Aslında mahkeme denen şey bir tiyatro gösterisidir. Doğrulukmuş, adaletmiş, hakikatmiş, böyle kelimeleri unut gitsin. Ben bu meseleyi mümkün olduğunca barışçıl bir şekilde halletmek niyetindeyim. İşte bu yüzden perde arkasındaki yetkili kişilere para vermek suretiyle mahkemesiz çözmeye yeltendim, ama karşı tarafta sorun çıktı. O emniyet müdürünün terfi etme arzusu bana mani oldu."
Sayfa 216 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
Huzursuzluğun ve sancılarının nedeni eroindi; buna rağmen, onları silip seni rahatlatan da yine eroindi. Tüm sorunlarını, tüm endişelerini alıyor, bir ferahlık hissi veriyordu sana. Haz deryasının ılık sularında sırt üstü uzanmış gibi. Uykuyla uyanma arasında, sahile vurup geri dönen dalgalar misali gidip geliyordu bedenin. Hiçbir şey yapmamak, eylemsizlik son derece hoştu. Varoluşun kendisinin en büyük mutluluk olduğunu fikrinin somutlaşmış görünümü... Şarka özgü bir haz cennetinin gerçekleşmesi... Canlıyken ölmek... Nereden bakılsa cennet gibi görünen cehennem...
Sayfa 102 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
Kendi kocasından daha iyi bir koca tasarlayamıyordu, ama yaşamını düşündüğünde , hoşnutluklardan çok güçlüklere rastlıyordu; birçok karşılıklı anlayışsızlıklar, hiçbir işe yaramayan kavgalar, kötü çözümlenen kinler. Ansızın içini çekti: " İnsanın, onca yıl, onca hırgür, onca sıkıntı arasında nasıl böylesine mutlu olabildiği inanılmaz bir şey, Allah kahretsin, bütün bunların aşk olup olmadığını bilmeden."
Sayfa 373 - Kolera Günlerinde Aşk, Gabriel Garcia Márquez/ Can Yayınları, Çağdaş Dünya Edebiyatı: 97/ 11. Basım, Ağustos 2007Kitabı okudu
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.