Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elifce Kitap

Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi stres yaratır. Ve nihayet, buradan benmerkezli bir popüler kültür üretilir, artık iyiliğin adap ve erkânı değil, yükselme arzusunun zalimliği iş başındadır.
Reklam
Çağdaş iş yaşamı ve şirket köleliği ise disipline dayalı. Göreceğiniz düşlerin bile birbirine benzediği, kılık kıyafet, jest ve mimik, şaka ve konuşmaların bir örnekleştiği bir disiplin düzeni öngörüyor.
Ruh istiyor ki kendi hikâyelerini anlatabilsin. Hikâyeleri başka insanlara çarpsın, onlarda çoğalsın, kendisine geri dönsün.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kapitalizmin ruhları ifsat eden gözbağcılığı, çalışma ile ihtiyaç arasındaki bağı koparmış olmasıdır. “Yeterli olan, iyidir” düsturu geçmişin küflü sandukalarına kaldırılmıştır artık, verimliliğinin nesnel ölçüsü olarak kazanç artışı belirlenmiştir. Sayılabilir, sayıya vurulabilir olan gerçektir ve başarı artık kazanılan para ve biriktirilen servet miktarı ile ölçülür. Fazla azdan iyidir, daha fazla kazanmayı başaran daha az kazanandan iyidir. Verimlilik en üst düzeye çıkarılmalıdır.
Evin içinde de televizyonun uğultusunun, bilgisayarın vızıltısının dindiği ‘kurtarılmış’ anlar olmalıdır. Evlere ve okula ‘yavaşla’ tabelaları asabiliriz. Ve sonra atalarımızın ve dedelerimizin öykülerini çocuk ve gençlerimize usul usul anlatmaya başlayabiliriz.
Reklam
Çok hızlı giderseniz içinizde olup bitenleri özümseyecek ve onu kendi duyarlılığınızın bir parçası kılacak kadar vaktiniz olmaz. Güzellik ancak onu durup temaşa edecek zamanınız varsa size bir şey söyler.
İnsan özne olduğu duygusuna ancak zamanın içinde yaşayarak, geçmişten bugüne hareket ederek ulaşır. Sürekliliğin, ‘yekpare, geniş bir ânın parçalanmaz akışı’nın bir parçası olmakla varlığımızı hissederiz.
İçinde bulunduğumuz çağ, “şimdi”yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor.
Yürünerek gidilebilecek yerlere yürünmeli, yürürken düşünmeli. ‘Yürümenin erdemleri’ni doya doya tatmalı insan. Yürümekle bedenimizi fark ederiz, o bedeni bize vereni fark ederiz. Yürümek, bu bakımdan şükrün ifasıdır.
Araba sevdası, modern insanın bencilliğinin şahikası. Arabanın verdiği kontrol yanılsaması, insanları canavarlaştırabiliyor. İlerleme ve canlılığı yollarla, hızla ve araba sahipliğiyle eşitleyen bir anlayışı gözden geçirmemiz gerekiyor.
Reklam
Araba sevdası, içinde yaşadığımız şehri giderek çirkinleştiriyor, ‘hız kirliliği’ çok sayıda insanın hayatını tehdit ediyor.
Küreselleşmenin dünyayı aynılaştırdığı ve düzleştirdiği söylenir, öyle ki nereye giderseniz gidin aslında yola çıktığınız yerden hiç ayrılmış, hiçbir yeri geride bırakmış olmazsınız. McDünya’da her şey aynıdır.
Otoyollar, içinde yaşadığımız doğayla duygusal bağımızı kesintiye uğratıyor ve çarpık bir şehirleşmeyi beraberinde getiriyor. Bizi bir yerden diğerine, içinde yaşadığımız doğayı fark etmeksizin taşıyor. Hız ve hareketliliğin sınaî ilerlemenin merkezi kabul edildiği bir anlayışı yansıtıyor. Bir metro veya hava seyahati gibi, yer duygusunu yok ederek, zaman ve mekânı sıkıştırarak her şeyin aynı olduğu bir yaşantı doğuruyor.
Arabasının başındaki insan, anonim dünyada özlemini çektiği sorumluluk ve güç duygusuna kavuşur. Araba sürmek bireysel seçim ve risk almak demektir, toplu taşımanın ana şefkatine benzer güvenliğinin aksine, kişisel sorumluluk ve isyan hakkı vardır araba kullanmakta. Motorlu taşıt, bize bir macera vaat eder.
Hız yapmak, bugünün dünyasında en yaygın sivil itaatsizlik tarzı.
438 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.