Nurdan Damla çocukluğumun en sevdiğim yazarı. Okuduğum ilk kitabı 365 günde sevgili peygamberim onun sayesinde peygamberimizi tanıdım (s.a.v ) ve çok sevdim uzun bir süre etkisinde kaldım. Aradan yıllar ve aylar geçti içimden nede olsa o zamanlar çocuktum elbet güzel gelir dedim. 10 yaşındaki erkek kardeşim için şöyle bir gözden geçireyim nede olsa göz atıp bırakıcam. Birde ne göreyim kitap elimden düşmüyor bir çırpıda bitirdim. Akıcı, resimli, kısa, öz, detaylı çok güzel bir kitap kitapta peygamberlerin başına gelen (şiddet içerikli) kafa karıştırıcı olaylar anlatılmamış. Misal; Kabil ile Habil kurban olayı, Zekeriye aleyselam ağaçta testereyle kesmeleri, İbrahim aleyselamın bıçakla oğlunu kurban etmesi daha bunun gibi diğer peygamberlerin başına gelen şeyleri kitapta görmedim çocuk kitabı olduğu için eklenmemiştir dedim. Ama tüm detaylarıyla yer mekan isim soyları hepsinin anlatılması çok hoşuma gitti tam bir tarih kitabı diyabileceğimiz büyük küçük herkesin okuyabileceği bir kitap gönül rahatlığıyla tavsiye ederim...
Alın. Aldırın. Okuyun. Okutturrun. Ayrıca hediyelik olarakta çok güzel hem kapak tasarım içerik çok şık tarih ve din sevenler için muhakkak tavsiye.
Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle demiştir: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiğinde, benim evimin rafında, bir parça arpadan başka, bir canlının yiyebileceği hiçbir şey yoktu."
Hadis-i şerîfin devamında Hz. Aişe şöyle demiştir:
"Ben bu arpadan uzun süre yedim. Sonra ne kadar arpa kalmış diye onu ölçtüm, bunun üzerine tükeniverdi." Hz. Aişe, yiyeceğin tükeneceği endişesine kapılmanın, onun bereketinin azalmasına yol açacağına işaret etmektedir.
Bazen evlerimizde bizimle birlikte yaşayan çocukların varlığını unutuyoruz. "Çocuk bu, ne anlar" deyip geçiyoruz. Oysa o çocuk, bunları hem anlıyor hem de öyle bir yazıyor ki zihnine, sonra psikiyatristler bile bazen o yazılanları oradan çıkaramıyorlar.
Hani hocam, bazen belgesellerde gösteriyor ya, anne kuş yavrularından bazılarını yuvadan atıyor, işte öyle, kuş misali attılar beni de. Kanatlarım yoktu daha, uçup kaçamadım göklere.
İnsan kendine bu kadar eziyet eden, bu kadar aşağılayan birini gerçekten sevebilir mi sizce?"
"Buna sevgi demeyelim istersen ama bağlanabilir, ondan ayrılmak istemeyebilir. Hastalıklı bir ilişki biçimidir bu ama bizim ülkemizde özellikle kadınlarda çok görülür. Erkekler önce bu kadınların kolunu kanadını kırar, onları bir daha kendi başlarına uçamayacaklarına öyle inandırırlar ki, sonradan bir daha hiç yalnız uçamayacaklarını sanan o kadınlar bir ilişkiyi bitirmekten hep korkarlar. "