Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elo

Peki bizim bu yazdıklarımızı aklı başında olan bütün psikologlar ve psikiyatristler bildikleri halde neden karşı çıkmamış, sessiz kalmış ve birkaç istisna dışında hala sessiz kalmaya devam etmektedir? İşte bu sessizlik KÜRESEL ÇAPTA GERÇEKLEŞEN BİR GÜDÜMLENME VE BASKININ KANITIDIR. Şahit olduğumuz bu süreç otonom, bağımsız bir bilimsel sapma değil, artık anlamaya başladığımız büyük oyunun sadece bir parçasıdır.
Reklam
Peki ne olur da neredeyse her şeyiyle eksiksiz bir cinsiyet sistemini yaşamaya hazır doğan insan, çeşitli hayat dönemlerinden birinde ve sonrasında mevcut cinsiyetine karşı hoşnutsuz hissetmeye ve uyumsuz davranmaya başlar? Bu, şimdiye kadar ancak psiko-gelişimsel süreçte bazı şeylerin ters gittiğiyle veya kimlik ( ve cinsel kimlik) gelişimini sağlayan temel unsurların yetersizliğiyle açıklanabilirdi. Şimdiki tabloya baktığımızda ise medyanın erotize edilmiş hemcins ilişkileri teşvik edici tesirini, inteenet pornosunu ve ardı arkası kesilmeyen beyin yıkamaları da buna dahil etmemiz gerekir.
"Kadın Nedir?" belgeselinin yapımcısı Matt Walsh'ın özellikle dikkat çektiği, spor müsabakalarında artık trans kadınlar ile kadınların birbirleriyle aynı kategoride yarışabilmesinin,sonuçları trans kadınlar lehine ciddi şekilde etkilediği gerçeği çok çarpıcıdır.
Sayfa 161

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
LGBTQIA SAPKINLIKLARININ DOĞUŞTAN GELEN YÖNELİM OLDUĞUNU ÇÜRÜTEN ARAŞTIRMA
Ağustos 2019'da, uluslararası bir bilim ekibi, cinsel yönelimin biyolojik belirleyicileri üzerine bugüne kadarki en büyük araştırmayı yayınladı. Genetikçi Andrea Ganna liderliğindeki bir grup, UK Biobank ve 23andMe'den alınan verilerden derlenen yaklaşık 500.000 kişilik bir örneklemden yola çıkarak cinselliğin doğası ve kökenleri hakkındaki güncel bakış açısını teste tâbi tuttu. Genom çapında bir ilişkilendirme çalışması (GWAS)kullanarak genler arası doğrudan bir ilişki yerine, kaç farklı genetik materyal parçasının cinsel davranışa katkıda bulunabileceğini inceledi. Yani Ganna ve ekibi, "tekil eşcinsel gen" tezini terk edip (çünkü böyle bir gen yoktu) çok sayıda Tek Nükleotid Polimorfizmi'nin (kısaca SNP'lerin) arzuya nasıl bir yön verdiğini gözlemledi. Karşı cins davranışlara kadar izlenebilecek tüm SNP'leri hesaba kattıktan sonra, buldukları genetik katkının (%8-25) varyansını açıklayan yalnızca beş ayrı SNP'nin gerçek yerini fark ettiler, bu SNP'ler cinsel davranıştaki varyasyonun %1'inden daha azını açıklayabilirdi. Bu nedenle sonuçlar, herhangi bir bireyin cinsel yönelimini genetik olarak değerlendirmek için temelde hiçbir öngörü gücü sağlamadı. Yani üçüncü bir cinsiyet ihtimali olmadığı gibi, bir kişinin mevcut cinsiyetine uyumsuz davranışlar veya yönelimler sergilemesine sebep olabilecek genetik bir katkının da olmadığı ortaya çıktı. Böylece Born That Way ("Böyle Doğdun") miti, çoktan tarihe karıştı.
Ağustos 2019'da, uluslararası bir bilim ekibi, cinsel yönelimin biyolojik belirleyicileri üzerine bugüne kadarki en büyük araştırmayı yayınladı. Genetikçi Andrea Ganna liderliğindeki bir grup, UK Biobank ve 23andMe'den alınan verilerden derlenen yaklaşık 500.000 kişilik bir örneklemden yola çıkarak cinselliğin doğası ve kökenleri hakkındaki güncel bakış açısını teste tâbi tuttu. Genom çapında bir ilişkilendirme çalışması (GWAS)kullanarak genler arası doğrudan bir ilişki yerine, kaç farklı genetik materyal parçasının cinsel davranışa katkıda bulunabileceğini inceledi. Yani Ganna ve ekibi, "tekil eşcinsel gen" tezini terk edip (çünkü böyle bir gen yoktu) çok sayıda Tek Nükleotid Polimorfizmi'nin (kısaca SNP'lerin) arzuya nasıl bir yön verdiğini gözlemledi. Karşı cins davranışlara kadar izlenebilecek tüm SNP'leri hesaba kattıktan sonra, buldukları genetik katkının (%8-25) varyansını açıklayan yalnızca beş ayrı SNP'nin gerçek yerini fark ettiler, bu SNP'ler cinsel davranıştaki varyasyonun %1'inden daha azını açıklayabilirdi. Bu nedenle sonuçlar, herhangi bir bireyin cinsel yönelimini genetik olarak değerlendirmek için temelde hiçbir öngörü gücü sağlamadı. Yani üçüncü bir cinsiyet ihtimali olmadığı gibi, bir kişinin mevcut cinsiyetine uyumsuz davranışlar veya yönelimler sergilemesine sebep olabilecek genetik bir katkının da olmadığı ortaya çıktı. Böylece Born That Way ("Böyle Doğdun") miti, çoktan tarihe karıştı.
Sayfa 159
Reklam
Peki, bunun sonunda nasıl gençler ortaya çıkacak? Gözlemler, eleştiri kabul etmeyen, çabuk incinen, son derece alıngan, sorumluluk taşımayan bir neslin ortaya çıktığını gösterdi." Terbiye ortadan kaldırılınca "özsaygı" kazandıralım derken erken yaşta gebe kalan, suç işlemeye, alkolizme, uyuşturucu kullanmaya yönelen ya da bedelini ödemeden maddi manevi her şeye sahip olma hakkına sahip olduğunu düşünen bir nesil doğdu.
Ve nitekim böyle de oldu; kendimiz fikir üretmek yerine nakil (aktarım) ve taklit (kopyalama) hastalığına tutulmuş biz pedagog, psikolog ve psikiyatristler, âdeta hiç sağduyumuz, vicdanımız, geleneksel birikimimiz yokmuş gibi, bize danışan insanlara, “Çocuğu zorlamayın, üstüne varmayın, bırakın kendi seçsin!, doğruları kendi bulsun, renkler ve zevkler tartışılmaz, yeter ki azmet; istediğin her şeyi olabilirsin, hayallerinden asla vazgeçme, bu beden senindir istediğin gibi kullan, başkalarının ne dediğine aldırma, önemli olan öz saygındır, "Toplum içinde nasıl davransam?' diye mi endişeleniyorsunuz? Sadece kendiniz olun, herkesin bir doğrusu vardır." gibi safsataları papağan gibi tekrarladık. Bu bencil, serseri varoluş tarzı her yerde yüceltildi; mesela Frank Sinatra'nın "My Way" şarkısı bu kitabın yazarının bile içini hâlâ özlemle yakar... Peki ya benim yolum rezillik olmuş ise? Burada da cevap yine hazırdır: "Varoluşun bütün sokaklarına girmeden varolmanın ne olduğunu bilemezsin."
Halktan ümidini kes de, bütün umudunu Hakk'a yönelt! Bir bak, senin amellerin acaba ne ve hayatının başından beri O'nun sana yaptıklari ne? Göreceksin ki O'nun tarafından sana ancak lûtuf ve kerem gelmekte. Bir de senin O'na karşı nasıl davrandığını gözden geçir! Göreceksin ki hep ihmal, hep isyandır senin yapıp ettiklerin. Sen halka ne kadar çok ve Hakk'a ne kadar da az bağlısın.
Hikmetli bir sözü duyup da ona göre davranmayan, zırh giyip de savaşmayan kimseye benzer.
Sonunda helâ çukuruna gidecek olan bir karpuzun iyisini bulmak için yirmi tanesini yokluyorsun, yemek için masaya rahat rahat kuruluyor, sofrada hayli vakit geçiriyorsun, buna karşılık namazı ise yerden hızlı hızlı tane toplayan horoz gibi çarçabuk bitiriyorsun!
415 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.