Ayaktakımı! Sözlükte şiddetle aradığım kelime… Onların yaşamlarında tıpkı yılın mevsimleri gibi belli sınırlar ve mevsimler vardır. Hayatın ılımlı iklimlerinde yaşarlar. Ama benim yaşamım tek bir iklimden oluşur. Soğuk bir iklimde ve sonsuz karanlıkta geçmiştir. Derimin altında sürekli bir köz yanar ve beni mum gibi eritir.
Yaşamımın ve düşüncelerimin etrafına çekilmiş çitlerin ve odamı oluşturan dört duvarın arasında hayatım bir mum gibi eriyor… Hayır, hata yaptım. Sobanın dışına düşmüş bir odun gibi… Ateş diğer odunları çıtır çıtır kömürleştirirken ne yanmıştım ne de nemli ve canlı kalabilmiştim. Yalnızca, diğerlerinden çıkan duman ve nefes yüzünden boğulmuş bir odun…