Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Esra nın Kitapları
Esra nın Kitapları
@Esraelifatakan
Uludağ Üniversitesi
57 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kehribar Geçidi/ Nazan Bekiroğlu
Çok özel bir eser. Yazar 8 yılda yazdığını söylemiş bu eserini. İlmek ilmek örmüş olayları. Karakterleri derinlemesine anlatmış. İlk 200 sayfayı okuduktan sonra bilin ki yüksek bir dağın zirvesine tırmandınız. İnişiniz muhteşem olacak emin olun. Yedi uyurlar efsanesini bir de roman olarak okuyun. 7 inanan insanın Kehribar isimli bir köpeğin önderliğinde buluşması bu görkemli eserin kilit noktası. Ms 300 lü yılların Roması, dönemin imparatoru Diocletianus. Zalimlik sıradanlaşmış, yürekler kaskatı kesilmişti. İnanan insanlar vahşi hayvanlara parçalatılıyor, kazananı olmayan dövüşlere zorlanıyor, yakılıyor, çarmıha geriliyorlardı. Bütün bunlar olurken gök delinmiyor, yer yarılmıyordu. İnanan yedi kişi imparatorun bu cezalarından kaçıp bir mağaraya sığınıyorlar. Uyandıklarında ise hersey değişmiş, kış yaza dönmüş, yedikleri zeytinler ağaç olmuştu. Çünkü aradan 309 yıl geçmişti. Değişmeyen tek şey ise insanoğlunun zalimliği idi. İnancı için ölüme yürüyen insanların torunları, geçmişlerinden bihaber aynı hataya kendileri nasıl düşmüşlerdi?
3 güzel hikayeden oluşan akıcı bir Stefan Zweig kitabı Lyon da Bir Düğün. En son hikayenin biraz daha uzun sürmesini bekledim okurken. Sonunu merak ettim. Ama yazar okura bırakmış. Kitaptaki üç öykünün de ortak özelliği kenara itilmiş, dışlanmış insanlar. Özellikle son iki öyküde bu sarsıcı bir şekilde hissettiriyor kendini. İlk öykü olan, kitaba da ismini veren Lyon'da bir düğün de ise Fransız Devrimi esnasında yaşanan sıkıntılı günlerde ölüme mahkum edilmiş iki gencin evliliğini konu alıyor. Oldukça kısa bir öykü. Yazarın anlatımıda o kadar akıcı ki sonunu insan merak ediyor.
Harkika
20. Yüzyılın en önemli eserlerinden Gazap Üzümleri. Uzun zamandır okumak isteyip uzun olması sebebiyle başlayamadığım bir eserdi. Ufak bir toprak parçasına sahip kendince çiftçilik yapan, az çok yağında kavrulan insanların kapitalizmin ağına düşüşünü anlatıyor bu eser. Bankalara borçlandırılan çiftçilerin kendi topraklarında önce işçi olarak çalışmalarını daha sonra makineleşme ile insanların köylerinden, yuvalarından kopuşunu, bir umuda doğru yolculuğunu okuyoruz. Sanki o kamyonda sizde varmışsınız gibi hissedeceksiniz. Her bir sayfadan yüreğinize dram damlayacak. Umuda koşan insanların yoksulluğunu, açlığını, susuzluğunu,
bu yolculukta birbirlerini kaybedişini okuyacaksınız. Zenginin hırsını, fakirin zengin gönlünü bu güzel eserde bulabilirsiniz. 1900 lü yılların ilk çeyreğinde ki bu büyük buhranın ve kapitalizmin doğuşunun insanlardan hangi duyguları çaldığını çok güzel ifade ediyor kitap. Bu insanlığın hikayesini mutlaka okumalısınız.
Okur Takip Önerileri
Bir kadın hikayesi Ben Aylin. Günümüzde sık yaşanılan ritüelli evliliklerin, olaylı ayrılıkların, arada kalan evlatların hikayesi. Ayakta dimdik duran Aylin'i ben sevdim. Dili sade, anlaşılır. Hemencik bitecek sizi sarıp sarmalayacak bir hikaye. Bitince sanki Aylin' i tanıyor gibi hissettim. Ayrıca kitabın yazar gelirleri kız çocukları okusun diye bağışlanmış. Bu çok hoşuma gitti.
Savaş başlamış, savaş var , insanlar evlerini terkediyor gibi cümleleri okuyoruz, dinliyoruz, duyuyoruz ama ne kadar anlıyoruz acaba? Bir savaşın insanlar ,kadınlar hatta çocuklar üzerindeki etkilerini ne kadar tahayyül edebiliyoruz? 3 yıl 3 ay süren bir savaş. Adı Bosna Savaşı (hatta ailelerin birbirlerine kavuşmaları, evlerine topraklarına dönmeleri daha da uzun sürmüş) Ama bu bir savaş bile değil aslında. Bu çok net
bir SOYKIRIM! Kimbilir daha bilinmeyen, anlatılamayan ne acılar yaşandı . Zavallı Ahmo ve Emir , kendini müslüman kardeşleri için feda eden Haris ,ahh küçük Diba ve ablası güzeller güzeli Meyra... Okudukça her sayfaya gözyaşları bıraktırdınız. Hikayenizin gerçek olması yüreğimizi dağladı. Boşnak kardeşlerimiz Avrupanın orta yerinde ,Bm gözleri önünde ne büyük bir ihanete uğramış meğer.Gerçekten çok acı . Allahım bizleri toprağımızdan etme hainleri bizlere musallat eyleme.
Yıl 1942.. 2. Dünya savaşı devam ediyor. Babasının mesleği gereği Berlin den Polonya ya taşınan 9 yaşındaki Bruno geldiği bu garip yerde tellerle çevrili bir alanda yaşayan çizgili pijamalı insanları uzaktan gözetleyip onların kim olduğunu anlamaya çalışması ile başlıyor. Onlar kimdi ? Neden tellerin diğer tarafında yaşıyorlardı? Onlara kim giydirmişti bu çizgili pijamaları? Hiç dokunamadığı, bir oyun bile oynayamadığı, kendi ile aynı yaşta ama solgun yüzlü, saçları kazınmış, ve inanılmaz zayıf olan arkadaşı Shmuel ile yanyana gelebilecek miydi Bruno acaba? Bu
Savaş ne kadar kötü birşey hele ki çocuklar için.
Küçücük yüreklerinde taşıyamayacakları kadar ağır bir yük. Aradan yıllar geçti belki ama dünyanın derdi hala aynı. Başka çocuklar hala benzer acıları yaşıyor. Ve son olarak her ne kadar çocuk kitabı olarak görünse de bu kitap yetişkinlere göre bir eser. Boğazınızı bir el sıkıyormuşçasına acı çekerek okuyacağınıza emin olabilirsiniz. İzlemek isteyenler için kitapla aynı ismi taşıyan birde sinema filmi mevcut.
