ankara da bir rutinolog var mi henuz arastirmadim ama eminim ki benzer sartlarda oldugumu varsayarsak ve rutinologun olmadigini varsayip bir psikologa gitsem bu kadar oneriyi kabarik seans ucretlerini odedigim halde edinemezdim, okunasi bir kitap.
sensiz gunler, gumus tellerdir
ilk kar gibi ansizin dusuveren saclarima,
yarali bir kaplan cigligidir,
vurdum duymaz daglarin suratina haykirilan .
aci bir turkudur sonu gelmeyen,
yasanan bir huzundur artik.
bir agactir tum dallari budanan.
duyup da isyanimi karamsarliga kapilma.
biliyorsun her bulut kendi yagmurunu tasir,
karanliklar dusen damlalarla aydinlanir.
sevinc bir tohum gibi yeseriverir avuclarda,
isir gozlerin ici,
aydinlanir yuzler,
avuclardan tasan sicaklik.
anlatir dillerinin anlatamadigini,
yiter gider ayrilik,
yiter gecen gunlerin
soluk ruzgarina takilip.
kapi disari edilir hasret
ve mutluluk genis bir merhabayla
kurulur yurekteki tahtina.
Kalem, içindeki mürekkebe yükler her şeyi, akıtır. Hafifler yazının sonunda. Ama kağıt öyle mi? O, üzerine yükleneni taşır. Ağır gelmez mi? Gelir. Ama kağıt iste. Her şeye katlanır.
sana binlerce diyar getireyim icimden
sana en mahrem gunun yorgun ikindisini
sana binlerce hayal, sana binlerce gulsen
her birinde cicekler ayri renk, ayri alem
her birinde o siyah bakislarin daha sen
mevsimler sunayim ki, ne tereddut, ne elem
ellerim,bilir misin, isiklardan suzulur
her huzmede binlerce kardelendir buyuyen
her cizgisi adina yazilmis methiyedir
bu soguk iklim neden, bu kacisin niyedir
sen ey yalnizligimin kollarinda yuruyen
geceler saclarinda saklidir, bilmez misin
yolculardan izini aliyor karanligin
gel benimle atese gir desem, girmez misin
yine mi terk ediyor gokyuzunu bulutlar
yine mi curutuyor tohumunu asiyan
bir defa dokunmali bir mumun yuregine
bir defa yurumeli devlerin koprusunden
madem ki gidiyorsun, adresimi al benim
sen hazani bilmeyen bir baharsin, bil de git
aglayan yuregime bir defacik gul de git