Acının olumsuzluğu, düşünme için oluşturucu bir nitelik taşır. Düşünmeyi hesaplamadan, yapay zekâdan ayıran da acıdır. Zekâ (Intelligenz), arasından seçmek (inter-legere) demektir. Yani mevcut olanın dışına çıkmaz. Tamamen farklı olanı ortaya çıkarmayı beceremez. Bu anlamda tinden farklıdır. Acı düşünmeyi derinleştirir. Oysa derin hesaplama diye bir şey yoktur. Düşünmenin derinliği neden oluşur? Hesaplamanın aksine, düşünme dünyaya yeni bir bakış sunar, hatta başka bir dünya ortaya çıkarır. Sadece canlı olan, acı çekebilen bir varlık hayatın ötesine geçebilir. Yapay zekâda eksik olan, tam da bu hayatın ötesine sıçrama hüneridir. Yapay zekâda eksik olan, hüner budur. Biz neşterli kurbağalar değiliz, soğutulmuş iç organlar değiliz. Düşüncelerimizi sürekli olarak, ateş, ağrı, haz, tutku, azap, vicdan, kader, talihsizlik gibi her şeyi hesap araçları şeklinde vermemeiz gerekir. Yapay zekâ sadece birine sahiptir: öğrenme yetisine. Ancak acı, zekâyı tine dönüştürür. Acı algoritmaları olmayacaktır. "Ancak acı büyüktür, der mana yayılan uzun, yavaş acı tının nihai özgürleştiricimiz oluşma-Nietzsche. Bu acı "biz filozofları en derin noktalarımızı mekan etmeye ya ve muhtemelen şimdiye dek insanlığımızın ortak tını olan tüm güveni, iyi niyeti, örtücülüğü, ılımanlığı, orta yolu terk etmeye zorlar.