Bu sene Ramazan Bayramı'nı sevdiklerimizle, dostumuzla geçiremeyeceğiz. Küçüklerimizin gözlerinden, büyüklerimizin ellerinden öpemeyeceğiz belki ama onları yollayacağımız bayram mesajlarımızla, aramalarımızla mutlu edebiliriz.
Sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, güzel bayramlar geçirmeniz dileğiyle...
Dualarınızdan Filistin'deki, Gazze'deki, İdlib'teki, Doğu Türkistan'daki çocukları, genci yaşlısını da dualarımızdan eksik etmeyelim.
-Sizler اين محمد diye diye medineye varanlarsınız.
-Bedirler uhud'a dönmesin diye yerini terk etmeyenlersiniz.
-Sizin oldugunuz yer yesrib iken medine olacak.
-Sizler اين محمد diye diye medineye varanlarsınız.
-Bedirler uhud'a dönmesin diye yerini terk etmeyenlersiniz.
-Sizin oldugunuz yer yesrib iken medine olacak.
Onların sözleri ancak, "Rabbimiz günahlarımızı ve yaptıklarımızdaki haddi aşmamızı bağışla ve Ayaklarımızı ( cihada kuvvetle ) sabit kıl ve kafir kavimlere karşı bize yardım et." Derler.
Fethi bey söze karıştı. Gayet buyurgan bir edayla şöyle dedi:
Evet Karabekir. Türkler İslamiyet'i kabul ettiklerinden böyle geri kaldılar. Ve Müslüman kaldıkça da bu halde kalmaya mahkûmdurlar!
10 Temmuz Salı günü Ankara İstasyonu'ndaki özel kalem binasında Parti tüzüğünü müzakere ettikten sonra Gazi ile baş başa hasbihal ettik. Kendisinden hiç beklemedigim bir cümle sarf etti. Dedi ki: " DİNİ VE NAMUSU OLANLAR AÇ KALMAYA MAHKÛMDURLAR."
Abdü'l-Muttalib, nezrini( adağını ) îfâ etmek ( yerine getirmek ) üzere Abdullah'ın yerine yüz deve kurban etmiştir. Onun için Resûl-i Ekrem: "Ben iki kurban edilenin oğluyum" derdi. Hazret-i İsmail ile babası Abdullah'ı kastederdi.