Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülçin

Gülçin
@Glcnkrp
Gülçin

Gülçin

, bir kitabı okumaya başladı
Aramızdaki Şey
Aramızdaki ŞeyTomris Uyar
7.3/10 · 1.664 okunma
Reklam
Benzer olan her zaman benzerini çeker.
Kendi ışığımızın parıldamasına izin verdiğimizde bilinçsizce diğer insanlara da aynı şeyi yapmaları için izin veriyoruz.
Sayfa 206Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
206 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Rezonans Kanunu
Rezonans KanunuPierre Franckh
8.4/10 · 4.546 okunma
Reklam
Günler boyu ölçtüm, biçtim. Yokluğunu verevine kestim binlerce makas darbesiyle. Kiralık terziler tutup doğradım lime lime yokluğunu. Sana kara bir kefen, kendime bir neden diktim. Dikiş bitince sıra işlemeye geldi. Hayat dediğimiz şey hepimize münhasır bir gümüş gergefmiş, bunu anladım.
Sayfa 132Kitabı okudu
Aklını dolduran tek şey: nasibinin seni bir gün mutlaka bulduğuydu. Her şey insana yazılıyor diye düşündü; ama bazen ulaşmıyor. Bilmediğimiz nedenlerle dolaşıp duruyor hayatın içinde. Bazen yanından geçiyor insan yazgısının, bazen elinden tutuyor ama bunun kaderi olduğunu anlamıyor. Tam yakalayacak gibi oluyor ama uçup gidiyor. Sonra bir gün, hiç hesapta yokken, hiç beklemezken, başka alemlerdeki seyrini tamamlıyor senin olan şey, geliyor ve seni buluyor.
Zaten ben hep dikkatli oluyorum. Her yerde. Biri bana kızmasın diye, yemek yerken, dişimi fırçalarken, evcilik oynarken, ders çalışırken hep dikkatli oluyorum. Sere serpe yaşamak ne bilmiyorum.
Sana kendi kentinden daha yabancı bir kent var mı? Derinliğini bu denli sevdiğin ve anını yaşayamadığın, giderek bırakıp attığın, uzaklaştığında yalnız bir tek resmini algıladığın o derin kent.
Nice istasyonlarda, nice limanlarda, havaalanlarında durakladım. Her gidenle gitmek istedim. Her yolculuğa çıkmak. Hiçbir yere gitmesem de sürekli yolculuklarda olduğumu algılamakta geç kalmadım. Ama genç yaşlarda, henüz bana, yaşamı yaşanır kılan bu duyguya varmadan önce, gidememek, derin, derin, derin bir acıydı.
Reklam
Aynı gökyüzünün dünyanın tüm ülkelerini kapsamasına olanak var mı. Tüm yüzyılların, tüm özgürlüklerin, tüm savaşların, tüm cezaların, tüm haksızlıkların, tüm yiyeceklerin, tüm açlığın, tüm yoksulların ve acıların hala var olduğu bugünün dünyasını aynı gökyüzünün bürümesine olanak var mı.
Yazarken, öykü anlatacak değilsin. Çevre öykü dolu. Her insanın her günü öykülerle dolu.
Yirmi yıl sonra aynı şarkılar çalıyor. Elli üç yıl öncesi çekilmiş bir film gösteriliyor. Yirmili yılların, ellili yılların giysileri vitrinleri dolduruyor. Açlık, savaş, geri kalmışlık ve inanılmaz felaketlerle ilgili haberleri kitleler, masal dinler gibi dinliyor. İşte böylesi bir yaşam önümüzden gelip gidiyor. Sen kendi duvarlarının gerisine çekiliyorsun. O, kendi duvarlarının gerisine çekiliyor. Bir başka kentte. Bir başka ülkede. Herkes bir başka kentte. Herkes bir başka dil konuşuyor. Ya da anlamaya çalışıyor. Aynı dili konuşan iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. Bir bedenin üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki beden üzerinde.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.