"Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş."
Ben, oturmuşum zamanında yaptığım fedakârlıkların, verdiğim mücadelenin hesabını yapıyorum. Bir süre sonra umrunda dahi olmayacağım insanların telaşına düşmüşüm. Kendimi yorup yıpratmışım. Değmiş mi? Asla. Artık kim gelmiş, kim gitmiş, kim sevmiş, kim sevmemiş umrumda bile değil. Kim nerde nasıl mutluysa, öyle kalsın. Zamanında kopardığım fırtınalara hiçbiriniz kulak vermediniz. Artık sizde de fırtınalar kopsa, bende yaprak kıpırdamaz. Kıpırdatmayacağım. Bende sizle savaşacak güç var ama uğraşmayacağım.
Geçmişe takılmayı bıraktım. Artık sadece önüme bakacağım.
Çiçek açar mı sonbaharda?
Gayemiz bu; yürümek işte denk gelmeden bombalara
Bu altmış yıllık konaklama ya da yetmiş ortalama
Bir rüyadan ibaret, dünyalara doymasan da
#Sagopa
Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan
Sonunda ben de alıştım.
Ah...dedim sonra,
Ah!
Sevişmiştik.
Evde binlerce tespih böceğinin ayak izleri
Sevişmiştik.
Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü
boşaltmış gibi
Seni sevince kıpırdayan her şiiri
Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum
Sonra gittin...
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan...
Sonra içime ve hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey.
Bir çeşit gölge fesleğeni.
Bir çeşit olmayan hayat.
Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.
Epeyce göçebe yaşadım,
Sadece iki valizim oldu.
Bir yığın insan tanıdım.
Ama hep yalnızdım.''
Ağlamıştık
Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla
Gözyaşlarımız simsiyahtı
Sanırdım
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
Beni anla.
Geçti ömrüm iklimden iklime
Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına
Yorgunum, kahvem çamur gibi
Batmaya da razıyım, artık beni anla
Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.
Bir gece sabaha karşı en kilitli kapılarım açılacak
Yalnızlığımdan çıkıp gideceğim
Ne sensiz kalırım korkusu
Ne kitaplarda okuyup altını çizdiklerim
Ne alkol tutabilecek beni
Ne ölüm telaşı...