sen omuzdan kesilmiş bir çaresiz kolsun.
Karış telâşlı bir kalabalığın içine,
Alıştır kendini her şey biter ve gömülür;
“ve nice yazlardan sonra kuğu da ölür.”
Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
yine de kapımı çalmanı istiyorum leyla
evde yokum evim yok dışardayız cümbür cemaat
seni de istemiyorum beni de bu başka
öyle bir yol ki nasıl güzel nasıl dar
benim de bu dünyada ödünç bir kapım var
olmuyor tutamıyorum kendimi leyla
kapımı çalmanı istiyorum hepsi bu kadar
Gittikçe soğuduğumu farkediyorum ve bu bana hiç de sevinç vermiyor. Çünkü özün soğuması çok tehlikeli, başkalarıyla ilişkiyi yalıma veriyor, unutulan ben başkayı yakarak yeniden doğacakmış gibi.
silah, esrar ve büyük çullanırlar göğün iman tahtasına
ölüm taraf tutar haber bültenlerinde, kuşe kağıtlarda
ölüm açıklanır silah, esrar ve büyük çalkalanır o kıyılarda
insanın insana bıçak çekişi.