Bu keder kaç iklim değiştirdi,
bu tekne kaç liman,
bu gülüş kaç bin rüzgar?
-Yılmaz Odabaşı
anitsayac.com
"Puslu Rüzgar"
"Monachopsis"
""Less is More""
""Sein""
Kederliyim; bir bulut gibi.
Gitmeliyim bu gece.
Sadece yalnızlık gömleğimin sığacağı valizi
alıp gitmeliyim, bu gece.
Yaşlı çınarların olduğu bir yere gitmeliyim.
Yine birisi beni çağırdı: Sohrab!
Ayakkabılarım nerede?
Evimiz fısıltısız, sokağımızda bir şarkı yok.
Gece, penceremizdeki saksıya çalmış.
Perdemiz korkudan donmuş.
Burada, bir gülücük dünyanın tüm sırlarını çözüyor.
Fenerimizin ışığı yolun yarısında, biz ve varlığın
gecesi arasında söner.
Evet,
Yaşamak gerek, bir şakayığın soluğu kadar.
Yüreğimde bir şey var, ışık ormanı gibi,
Sabah uykusu sanki, ve öyle sabırsızım ki,
Koşmak istiyorum, bozkırın sonuna doğru,
dağın zirvesine doğru.
Uzaklardan şarkı sesi geliyor,
Beni çağırıyor'
Beni arıyorsanız eğer,
boşluğun arkasındayım
Burada insan yalnızdrr.
Sonsuzluğa doğru uzanır gölge, bu yalnızlıkta'
Beni arıyorsanız eğer,
yavaş
Ve yumuşak gelin ki,
yalnızlığımın ince çinisi
çatlamasın.
Ama insanoğlu
aptal olmasa bile dehşetli nankördür. Nankörün nankörüdür.
Hatta bana göre en uygunu, insanı iki ayaklı nankör bir mahlûktur diye tarif etmektir.
Şimdi de kendi kendime şu lüzumsuz suali soruyorum:
Kolay elde edilmiş bir saadet mi, yoksa insanı yücelten ıstırap mı daha iyidir?
Evet, hangisi daha iyi?