Başbakan Menderes de o iddialara değinen konuşmalar yapıyordu. Millet Partisi hakkındaki temennisini şu cümleyle ifade ediyordu. ''Millet Partisi'nin dini siyasete alet etmek zihniyetini değiştireceği ümidindeyim.''
Batı Roma sezarı Konstantin, Boğaziçi'ni ilk kez gördüğünde, Marmara bölgesine karada ve denizde iktidar rakibi Doğu Roma sezarı Licinius'la savaşmaya gelmişti. Haliç kıyılarında, zaten Roma toprakları içinde kalan küçük yerleşim birimi Byzantium'u fark etti. Bugün Topkapı Sarayı ve çevresinden ibaret Byzantium'un bir avuçluk nüfusu, zenginliğiyle göz kamaştırıyor ve İmparator Konstantin'in 330 yılında Ayasofya'nın temelini atacağı yerde yükselen görkemli Apollon Tapınağı, Haliç'te İsa'dan 600 yıl önce başlayan bir uygarlığa tanıklık ediyordu.
Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız?!
Anlatıyorum ona:
Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur.
Fakir Baykurt
En ucuz tüfekle yoksul eve bir banyo
Bir topla oyun yeri mahalle çocuklarına
Bir tankla on derslikli iki okul
Bir uçakla yedi köye bir hastane
İki denizaltıyla üç ırmak çöle ulaşır
Bir roketle koca şehir kurulur
Bir taburun postallarıyla çocuklar
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
Attilâ İlhan
Hazin tâlih: Eşraflarını öldürmüş olduğu Suriye'de, Cemâl Paşa'yı seven ve arıyan çoktur. Cemâl Paşa, Bolşevikler hesabına on binlercesine kendi eli ile hayat vermiş olduğu Ermeniler tarafından öldürülmüştür.
Cemâl Paşa bir taraftan zor, bir taraftan imar ve ıslah siyasetleri kullanarak, Araplık cereyanının durdurulacağı fikrinde idi. Devletten en yüksek rütbe ve menfaatler koparıp, Osmanlı İmparatorluğu birliğini bozmağa çalışanları bir türlü affetmemiştir.
İstanbul'un bu işte Cemâl Paşa ile zıt gittiği yanlıştır. Enver ve Talât Paşalar, esasta, onunla birlik idiler. Hiçbiri vatan ihanetinin cezasız bırakılmasını istememiştir.
Sayfa 45 - Milli Eğitim Basımevi- Devlet Kitapları, 1000 Temel EserKitabı okuyor
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların “tecrübe” dediği şey budur, kalbiyle bağlantısını kesmiş birine “tecrübeli” denir.
Freud