Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Habip Eroğlu

Yarasını saklamak isteyen herkes gibi içini göstermeyecek kalın kıyafetler giymeye bakardı.
Reklam
Bazıları, başkalarının acısına uzaktan bakıp kederlenmekle iyi insan olunabileceğini sanıyor. Hatta sadece kendi iyiliğinin altını çizebilmek için üzüntüsünü ele güne duyurmaya çalışıyor. Oysa şunu iyice öğrendim ki, vicdandan en çok söz edenler, sadece başkalarının kurbanlarına üzülen katiller. Kabullenmek zor ama aslında, başkalarının acısına bakarken insanda kederden ziyade hodbin hisler uyanıyor. Savaş gazilerine bakmak feci bir duyguyla tanıştırıyor insanı: Şükretme duygusu. Duyguların en ikiyüzlü, en sefil olanı. Haline şükretmelerin en rezilcesi, başkalarının haliyle mukayese edilerek yapılanı... O zaman insan Yaradan’a, verdiği mutluluklar için değil, olsa olsa başkalarına verip kendinden esirgediği acılar için teşekkür ediyor. Sana şükürler olsun ki beni değil, onu seçmişsin diyor! Ve bunu ne zaman fark etse, mesela hastanedeki ölü çocuklara, onların ince ayak bileklerine bakarken, ruhunu derin bir utanç kaplıyor.
Malum, insan dediğin topraktan ve çamurdan, karanlıktan ve riyadan, hırstan ve kıskançlıktan yoğurulmuştur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tahmin edersin ki gidişinden beri burada da çok şey değişti. Ne burası ait olduğun yer artık ne de ben, o bildiğin kişi... Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!
Reklam
İnsan çok aşıkken, koca hayat kalbinin sesiyle geçer, boyna ağırlık yapmaktan başka işe yaramayan kafa hiç lazım olmaz sanıyor. Sonra kalbin çırpıntısı zayıflayınca ne yapacağını şaşırıyor. En azından bana olan bu.
"Acı çekmenin insanı temizleyen bir yanı olduğuna inanırdı galiba; kendini kanatarak günahlarından arınmaya çabalayan sofular gibi yaralarına nefeslenirdin. Mutluluğa atılmış adımlarla alay ettin hep, onları küçümsedin. Oysa yaralarıyla değil, kabuklarıyla olgunlaşır insan dediğin."
Tıpkı apansız gidişin gibi dönüşünde de başına buyruk ve bencilsin. Bense aritmetik dersinde öğrendiğim sıfır rakamı gibiyim. Seninle toplandığım vakit hiçim belki ama ola ki çarpışırsak, dikkat et, seni de yutup hiçliğime katabilirim.
Genelde böyle yapardı zaten. İçinden çıkamadığı şeyleri aklından çıkarmayı tercih eder; çözemediklerini yok saymak isterdi.
Burası metruk lunaparklara benziyor şimdi. Bense boyaları pul pul dökülmüş bir dönmedolapta unutulmuş gibiyim. İçimde yıllanmış bulantılarla, sessiz sedasız dönmekteyim.
Reklam
Aramızdaki kuvvetli bağ, derin sevgidir yarımlarımızı tam yapacak olan. Ne olur yeniden tamamla beni ve bölündüğün yerden benimle tamamlan.
Galiba hatıraları böylesine kederli yapan, onları çoğaltamayacağımızı bilmek.
İnsan birini özlemeye görsün. Özlenenin sureti inatçı bir hayalet gibi yakasına yapışıyor. Atılan her adımda atılan her solukta sinsice kendisini hatırlatıyor...
"Rüştü benim için şiirlerini her zaman zevkle okuduğum bir şairden ziyade, hiç çekinmeden bana derdini döken ve benim de hiç çekinmeden kendisine içini açabileceğim yeryüzündeki yegâne insandı." MUZAFFER TAYYİP
15,4bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.