Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Harun

Harun
@Harunoktem
Allah'tan korkan, Peygambere sevdalı olan, Osmanlı Hayranı, Milliyetçi ruha sahip sade vatandaş
Rabbim bizlere iş işten geçmeden dünyada anlamayı nasip etsin.
Artık ölüm gerçeği bütün hücrelerime kadar nüfus ederek benim ayrılmaz bir parçam olmuştu. Şunu çok iyi anlamıştım: sınava hazırlanan bir öğrencinin nasıl her gün düzenli çalışması gerekiyorsa, ölüme de öyle titiz bir şekilde hazırlanmalıydı. Ölümün hazırlığı ise elbette ki ibadetler ve güzel amellerdi.
Sayfa 104 - NesilKitabı okudu
Reklam
Rabb'imizin lütfu öyle büyüktür ki; Akıl bunu algılayamaz...
Yüce Rabbim, kendisini seven ve kendi rızası için çalışan kullarının isteğini geri çevirir mi? Onun (C.C.) af ve merhameti o kadar fazla ki, bütün kulların günahı toplansa, onun affının bir damlası yapmaz. O samimi yürekleri, içten yakarışları, tövbe edenleri, hatta ve kusurları için gözyaşı dökenleri eli boş gönderir mi?
Sayfa 52 - NesilKitabı okudu
Sebep olanlardan hesap sorsun yaradan...
İyi de biz Allah'ın kitabını anlamak için hiç okumuyor, aksine anlamadığımız bir dilde üstününe ve esresine kadar tecvit kurallarına göre ezberliyor, ezberlediğimizi de öğretmenimize tekrar ediyor, ezberlediğimiz ayetlerde Allah'ın bize ne dediğini yine de anlamıyorduk.
Sayfa 100 - YediverenKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Günümüzdeki gibi iki günlük sevda değildir aşk. Sabır ister, zaman ister...
"Aşk, iki kişiyle yaşanır ama aşk tek hecedir; sakın onu hecelere ayırmaya kalkma! Aşk, iki kişinin birleşimidir."
Sayfa 80 - AresKitabı okudu
Rabb'imizin lütfü ne büyük...
Bedirhan Gökçe'nin, eski programlarından nostalji gecesini açarak radyo kaydını dinlemeye başladı. Ardından içinden konuşarak kendine sorular sormaya başladı. İlk soru: "Ses çıkarmayacaksın değil mi ağzım? Evet!" İkinci soru: "Her şeyi hatırlayarak her şeyi düşüneceksin değil mi aklım? Evet!" Üçüncü soru: "Her günden daha fazla ağrıyacak ama kanı pompalarken zorlanmayacaksın değil mi kalbim? Evet!" Dördüncü soru: "İnsanların yanında biriktirdiklerini fazlasıyla şimdi harcayacaksın değil mi gözüm? Evet!" "Sana şükürler olsun ya Rab! dedi ve sustu.
Sayfa 46 - Ares KitapKitabı okudu
Reklam
Hakka tam manasıyla teslim olmak…
Ömer bin Abdülazîz'in (r.a.) hastalığı ağırlaşınca tabip çağırdılar. Tabip: "Bu zehir içmiştir. Ben bunun hayatı hakkında teminat veremem" deyince Halife: "Sâde bana değil, zehir içmemiş olanların hayatı hakkında da teminat verme" buyurdu. Bu ne kadar keskin bir iman ve ne kadar yüksek bir tevekkül. İşte bu anlar rıza makamının kristalleşip asrımıza yansıyan parıltılarıydı. Endişe yok, güvensizlik yok, tamahkarlık yok. Rezzak-ı Hakiki'ye emniyet tam. Takdir-i Hüda'ya teslimiyet tam.
Sayfa 147 - NesilKitabı okudu
Şükürsüz bir milletiz maalesef!!!
EBU HUREYRE, EN ÇOK HADİS rivayet eden ve ilim tahsil eden Suffe ehlindeki fakir ve bekar sahabelerden biriydi. Pek çok sahabe çalışıp ailesinin maişetini temin etmeye çalışırken O, Allah Resûlü'nün her hareketinde hikmet arayıp, her sözünü hıfzına alıp kaydetme derdiyle meşgul olmayı seçmişti. Şimdi ise Allah Resûlü'nü hiç alışık olmadığı bir halde ibadet ederken görmüştü. Evet Allah Resûlü namaz kılıyor fakat hiç ayağa kalkmadan oturduğu yerde kılıyordu. Onu namazını bitirinceye kadar seyretti. Kainatın sevgilisi namazını bitirdiğinde hemen yanına yaklaşıp merak ve üzüntülü bir tonla sordu: "Ey Allah'ın Elçisi! Hasta mısın?" Allah Resûlünün bu soru karşısında verdiği cevap Ebu Hureyre için de, "tüketim toplumu" diye tarif edilen bir çılgınlıktan nasibini alan günümüzün Müslüman toplumları olan bizler için de yeterince kanımızı donduracak cinsten bir cevaptı: "Hayır, açım!" Ne dersiniz hiç oturarak namaz kılacak kadar aç kaldık mı? Buna rağmen nankörlüklerimiz istek ve arzularımız kadar devamlı sanki. İşte asıl musibet de bu değil miydi? Şükrü de sabrı da peyderpey gerçek anlamda unutmak...
Sayfa 30 - NesilKitabı okudu
Allah nurunu elbette tamamlayacaktır.
Sizler birleşin, beraber olun, değil bu ülkeyi dünyayı yerinden oynatırsınız. Bu olacak göreceksiniz, şimdiden söylüyorum dünya İslâm'a yönelecek. Her türlü engellemeye, baskılara rağmen bunun önüne geçemeyecekler. Allah nurunu tamamlayacaktır, hiçbir güç bunu önleyemeyecek. Vakit gelmiştir artık, bunu sizlerden anlıyorum. Her birinizin çehresi değişik iklimlerden, çevrelerden geldiğinizi gösteriyor ama bugün buradasınız ve birbirinize bağlandınız. Sizler de görüyorum bunu, beklenen kahramanlarsınız siz, sizler bir müjdesiniz..."
Sayfa 228 - VenedikKitabı okudu
Çağımızın en büyük hatası bu bence...
Şartlanmış bir kafayla daha ilk başta şu insan namaz kılmıyor bundan hayır gelmez, falanca açık saçık bundan adam olmaz diyerek değil. İnsanlara yaklaşmasını bilmek, kitleleri yönlendirebilmek ve etkileme araçlarının olması gerek.
Sayfa 107 - VenedikKitabı okudu
Devrim her zaman yıkım ve baskının sembolü olmuştur.
"Kollarına, boyunlarına mücevher takılan; paralarını bankalarda saklayan; eğlence için Bodrum'lara Marmaris'lere gelen kızların marksistliklerini ben ancak gülerim."
Sayfa 60 - VenedikKitabı okudu
Reklam
İslam'ı tam anlamıyla anlayamadık...
"Bilmiyorlar, islam'la bağları öyle zayıflamış ki, namazı orucu İslam sanıyorlar, bunun ötesinde bir kaygıları yok. Bilmiyorlar, bilseler her gün 5 vakit Allah'a söz verdiklerini yerine getirirler. Fatiha suresinde ancak Allah'a kulluk ederiz dedikleri halde, başkalarına kulluk ediyorlar."
Sayfa 197 - VenedikKitabı okudu
Müslümanın yaşama gayesi...
"Müslümanın yaşama gayesi hayıra vesile işlerle uğraşmak, yeryüzündeki kısa ömrünü süflî emellerden arındırıp hayra vakfetmek ve hayır üzerine yaşayıp hayır üzeri ölmektir. Hayır, öyle ulvî bir gaye ki, hayrı işleyene huzur temin edip kendisine faydalı olduğu gibi, başkalarına da hayırlı olmaya iter. Dünya yaşantısını hayır üzerine ayarlamış bir insanın, yaptığı her hareket, yediği içtiği, attığı her adım da hayırdır. Çünkü hayra giden yollar da hayırlıdır. Aklı hayır için, zikri hayır için, fikri hayır içindir. O hayır için doğmuş, hayır için ölecektir."
Sayfa 193 - VenedikKitabı okudu
Düşmanın merti, dostun kahpesinden evladır.
Kötünün biri beni ardımdan çekiştirmiş, sonra susmuş olabilir. Fakat o sözleri bana taşıyıp söyleyen bir dost, evelkinden daha fenadır.Biri ok atıyor, attığı ok yere düşüyor; bu benim vücudumu incitmez, bana azap vermez. Halbuki sen bu oku yerden alıyorsun, bana doğru yürüyüp böğrüme havale ediyorsun.
Sayfa 133 - VenedikKitabı okudu
Özel kalem müdürü Okan Köksal anlatıyor...
"Merhum Başkan'ın Türkiye'yi ilgilendiren milli konularda ciddi çalışmaları oldu. Kosova Savaşı sırasında oraya gidip, mültecilerin kampına girdi. Orada eski bir helikopter kiraladı. Pilot bunun çok tehlikeli olduğunu, Sırpların kendilerini yüzde 90 vurabileceğini söylemiş. Ama Muhsin Başkan belindeki tabancayı çıkarıp, 'Sırplar bizi % 90 vurabilir; ama sen bizi götürmezsen bu tabanca % 100 vuracak' demiş.
Sayfa 112 - Kamer YayınlarıKitabı okudu
Bakın Muhsin başkan ne diyor?
Onun için yeni gençliğe benim tavsiyem, nüansları derinleştirerek farklılığa dönüştürmek ve onları bir çatışma sebebi yapmak yerine nüanslarımızı zenginlik sayarak, fikirlerimizi, yaşama tarzlarımızı birbirimize dayatmadan, birlikte yaşamanın yolunu bulmak zorundayız.
Sayfa 66 - Kamer YayınlarıKitabı okudu
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.