Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayata 1 Yorum

Hayata 1 Yorum
@Hayata1Yorum
"Mutlu İnsan Huzurlu Toplum" siyasetçilerin değil, sokakta birbirine tebessüm ederek yaşayanların eseri olacaktır #Hayata1Yorum Bir Toplum Senfonisi, Bir Sosyal Etkinlik. Bir tepki, bir istek, bir haykırış.
Sağlık alanında dünyanın önde gelen gazetecilerinden Ray Moynilhan, ilaç politikaları konusunda araştırmacı Alan Cassels ile ortaklaşa kitap yazdı: Selling Sickness (Satılık Hastalıklar) -"Bugün, dünyanın en büyük ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri, saldırgan biçimde sağlıklı ve iyi durumdaki insanları hedefliyor...
Reklam
584 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kara Kutu
Kara KutuSoner Yalçın
7.9/10 · 1.448 okunma
Nüfusu ilaçla denetim altına alma, "itaatkâr beden" yaratma temeli Rockefeller öncülüğünde ABD'de atıldı; adına "modern tıp" dediler! Dünyaya yayıldı...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1980'lerde ilaç ihtiyacının yüzde 80'ini yerli üretim ile karşılayan Türkiye vardı! 2018'de Türkiye'de en çok ciro yapan ilk 100 ilacın 95'i ithal... 1980'lerde kişi başına düşen ilaç tüketimimiz 35 dolar idi. 2000'ler başında 45 dolara yükseldi. Ve 2023 yılında en iyimser tahminle 250 dolar olacak!
Rockefeller "ipi" elinden bırakmaya hiç niyetli değildi... Sağlığı ve tarımı kullanarak dünyayı "bedenler" üzerinden ele geçirme stratejisinden vazgeçmeyecekti. Gıda ile bozup ilaçla öldürmeye devam edeceklerdi: "Nüfus planlaması!" Yani, ırkları ıslah projesi...
Reklam
Charles Bukowski şöyle yazdı: "Afrika'ya üaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde 'tok kamına' yazıyordu
Bizim ülkemizde "endüstriyel tıp" tartışması yasak; "tıp fakülteleri" dokunulmaz! Ve bir "ezber" sürekli tekrar ediliyor: "Bu bilimdir!" Hangi bilim? Sermayeye dönüşen bilim mi? Eğitimli uzmanların isteneni ürettiği teknolojik ilerleme "bilim" savılır mı?
Türkiye'de yıllardır Doğramacı'ya şu eleştiri yapılıyor: 12 Eylül 1980 darbecilerine Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) yasasım çıkartarak üniversiteleri "bilim yuvası" olmaktan çıkardı! Kimse Rockefeller eliyle bunun yapıldığı ve başta tıp olmak üzere üniversite eğitimim nereye sürüklediği-konusundan hiç söz etmedi..
Rockefeller Arşivi'nin 1950'lerden sonraki yıllarında Türkiye'den en çok bir kişinin adı geçiyor: İhsan Doğramacı! Doğramacı, Rockefeller için o kadar önemli olmalı ki, vakfın 50. kuruluş yıldönümünde dünyadan davet edilen sayılı isimlerden biri oldu. Ortadoğu'dan tek kişi oydu mesela... Karizmatik liderliği, enerjisi, coşkusu ve mesleki yetkinliği" ile Rockefeller'ın övgüsünü kazanan Doğramacı'ya sadece Rockefeller Vakfı 1956-1967 yıllarında 1 milyon dolar (ki bugünün parasıyla 40 milyon dolara yakın) para verdi.
Osmanlı'da Amerikan misyoner çalışmaları, ABD'den Pliny Fisk ve Levi Parsons adlı iki Hristiyan misyonerin 15 Ocak 1820'de İzmir Limanı'na varmasıyla başladı... ABD misyonerlik çalışmaları kısa zamanda, İzmir (1820), İstanbul (1831), Erzurum (1839), Antep (1847), Adana (1852), Maraş (1854), Merzifon, Kayseri, Van, Mardin gibi 17 büyük misyonerlik merkezi, 9 hastane ve 25 bin öğrencinin eğitim aldığı 426 okulun dahil olduğu bir ağ halini aldı.
Reklam
"Hayırseverlik" artık "bilim maskesi" altında yapılacaktı! "Bilim maskesi", Protestan reformunun kurumsallaştınlmasından ibaretti! "Modemiteye" bu açıdan da bakınız. Özünde ticaretin küreselleşmesinin ilk adımıdır. Bu misyonerlerin Rockefeller'in petrol bölgelerinde görevlendirilmeleri tesadüf değildi...
Emperyalizmin en temel ayırt edici özelliği sömüreceği ülkenin "sağlıklı" olmasıydı! Yaptığı aslında "misyonerlik" idi ama bunu "bilimsel tıp" (sekuler misyonerlik) diye yutturdu! İlk hedefleri arasında İtalya, Fransa, Venezuela, Meksika, Porto Riko dahil olmak üzere Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler ile Osmanlı da vardı!
Kimse ilacın yararım toptan reddetmez ama bu gerçeği de bilmek şart... Hastalık değil, ilacın da insanı öldürdüğünü kavramak gerekiyor...
Önceleri işlevi hastalıkları tedavi etmek olan tıp, kapitalizmin doğuşuyla iki yeni fonksiyon daha kazandı: Sağlığı korumak ve yaşamı uzatmak. Bövlece sağlığın korunması pazarlama aracı oldu. Sağlık, talebin sınırsız olduğu yere yani ölüme karşı dirence yöneldi! Burjuvazinin tarih sahnesine çıkmasıyla, ölümü kendinden uzak tutmak için her türlü bedelin ödeneceği yeni bir çağ başladı.
Şu sözü çok duyuyoruz çünkü: -"Ben doktorum, bunun okulunda okudum..." -"Ben bilim adamıyım, literatüre dayalı olarak konuşuyorum..." Güzel. Doğru. Peki, bu "okulun müfredatım", "tıp literatürünü", "kılavuz kitapları" kimler, nasıl hazırladı? Bu sorunun yanıtım vermek için yazıldı bu kitap ... Doktorun insan sağlığı konusundaki sorumluluğunu, yalnızca teşhis-tedavi çerçevesinde sınırlayacak tıp eğitimi kimler tarafından dünyaya dayatıldı?
1.653 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.