Yunus

Yani Allah’a ibadet sadece namaz, oruç, zekat ve hac gibi sistematik kulluk görevlerinden ibaret bir eylem şekli değildir. Bir mahzunun göz yaşlarını silmek, kederli bir insanın kederine ortak olmak, felakete uğramış bir insanın yardımına koşup yarasını sarmak, bir mazluma yardımda bulunmak, ağır borç altında bulunan bir kimsenin borcunu ödemek, bir fakirin elinden tutmak, yolunu kaybetmiş bir kimseye yol göstermek, cahil birisine ilim öğretmek, bir garibi misafir etmek, kötülüğe engel olmak, insanlara eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmak, iyilikler ve güzellikler uğrunda düşünmek, birisine güzel bir söz söylemek, bir hayvanı doyurmak veya ona su vermek vb. mahluklara yönelik şeyler birer ibadettir.
Reklam
Amerika Birleşik Devletleri’nin tecrübesi, birçoklarımızın zannettiğinin aksine, istihlak ve sosyal adalet problemlerinin halledilmesiyle bir medeniyetin asla rahata kavuşmadığını bariz bir şekilde göstermektedir. Hayat standartlarının yüksekliğine rağmen, temel prensibi “daha isteriz”, daha büyük otomobil, daha çok elbise, daha çok eğlence isteriz olan bu cemiyet mühim sarsıntılar geçirmektedir. Anlaşılan, şahsi arzuların tatmini noktasından hareket eden bir grubun hayatiyeti muayyen bir noktadan sonra yavaşlıyor.
Modern dünyada, endüstrileşme hareketi ve nüfus kesafetinin artışı ananevi cemiyet çerçevelerinin erimiş olması, karşımıza yeni bir adamı, kütle adamını çıkarmıştır. Bu yeni tip, eskiden daha az seyyal cemiyetlerde, aile, kabile, cemaat gibi birliklerin şahıs için temin etmiş oldukları güvenlik ve bağlanma imkanlarından mahrumdur. Kütle adamı, evvelce kendisine bir güven hissi veren sosyal çerçevenin yerini tutacak bir teşekkül aradığı zaman kendisini bir fert olarak değil fakat kütlenin bir unsuru olarak kabul eden, sendika veya siyasi parti gibi teşekküllerle karşılaşmaktadır. Şahsiyetini böylece kaybeden ferdin deruni huzursuzluğu ve daima bir atom olarak hareket etmek mecburiyetinde olduğu keşfi, onu, eski sosyal çerçevenin verdiği güvenlik hissini başka bir yerde aramaya sevketmektedir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İbadet, insanın varlığını kendi varlığında yok saydığı, korkularını yenip ümitlerini filizlendirdiği gizemli bir hakikattir. İşte bu hakikat, insan fıtratındaki varlık fikrinin kaynağıdır.
İşte, kütlelerin ahlaki ve kültürel seviyesi düşük ve istekleri hudutsuz olduğu için, kütleye müracaat fikri, ahlaki göreneklere göre hareket eden bir zümre tarafından kurulan temsili sistemi altüst etmiştir.
Reklam
Reklam
122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.