Seyhann

Seyhann
@Homoludens
"Bir kuş bir balığı sevebilir ama birlikte nerede yuva kurabilirler ki?" Fiddler on the Roof
Öğrenci
İMÜ
İstanbul
183 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Çok uğraşmıştım ölmek için. Şimdi de yaşamaya çalışıyordum. Ama mutluluğa da yakın olduğumu hissediyordum. Ölümü kovalarken bulamadığım bir huzurun ters yönde bir noktada beklediğini biliyordum. Böyle olması şart, diye düşündüm. Çünkü iki gerçek ve bir insan var. Ölüm, hayat ve insan. Mahşerin üç boku.
Reklam
“İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider.”
"Dişlerimiz olduğu için ısırıyoruz. Bu yüzden bu kadar vahşiyiz... Gözlerimiz olduğu için hayran kalıyoruz. Bu yüzden bu kadar âşığız..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yarın, bugünü yaşanılabilir hale getiriyordu. Kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı! Lotonun çıkma ihtimalini, âşık olunacak insanla tanışma ihtimalini içinde barındıran o sihirli sözcük: yarın.
O kadar ne yapacağımı bilmez duruma gelmiştim ki, mutlu olabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Çünkü bugüne kadar, belki de denemediğim bir o kalmıştı...
Reklam
Benim sorunum, hayatı kendime yakıştırmamam oldu. Ben yakışıklıydım ama o değildi!
Matematik Hayatın Her Yerinde!
Merak edilir, sorulur her yerde. İşte söylüyorum! Hayat, ölene kadar hissedilen zevklerden, çekilen acılar çıkarıldığı zaman geriye kalandır. Hayat = zevk - acı. Sonuç pozitifse yaşamışsındır hayatı. Negatife ölmüşsündür doğduğun gün. Tabiî bir de sıfır ihtimali var. Bu durumda ise zamanın yetmemiştir hayatı anlamaya. Erken ayrılmışsındır partiden, göremeden sonunu...
Ben, sekiz yıl önce hayattan kaçan aynı adamdım. Hiçbir işe yaramamıştı acı ve zevk dolu yolculuğum.
Titriyordu boşalan zihnim, aç bir çocuk gibi. Artık sokağa çıkma yasağı vardı kafamda. Bulduğumu tutuklayıp atıyordum önümdeki kâğıda.
Ben kötü bir insanım. Üstelik farkındayım ve bu beni daha da kötü yapar!
Reklam
Devlet beş yaşında bir çocuk gibi. Onun seviyesinde konuşulmazsa, büyükler gezmeye giderken yanlarına alınmazsa ağlamaya, kırıp dökmeye başlıyor. Dünyanın bütün devletleri böyle. Yataklarından kalkamayan hastalar gibi. Kaprisli yaşlılar gibi! Her şeyi bilmek istiyorlar. Yurttaşlarının nasıl seviştiğini, evde en çok kimin küfrettiğini. Her şeyi!
Her şeyi bildiğim için vasiyetimde tek bir cümle olacaktı: “Beni yüzüstü gömün. Çünkü yeterince gördüm!”
"Hatırlıyorum, bir iki yazarın gülle gibi cümlelerini, filozofların kestikleri raconu: “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” Yanılıyor hepsi de. İnsan, hiçbir şeyi değil, her şeyi bildiği için mutsuz. Ben her şeyi biliyorum. Ve bunlar, yürürken dengemi bozacak kadar ağır geliyor.
790 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.