Herkesin kazanmaya mecbur hissettiği,hüzünlerini saklayıp da mutluluk pozları vermeye çalıştığı böylesi bir dönemde kaybedenlerin hikayesini görünür kılmak istemiş yazar. Belki anlamak için halden ya da pay çıkarmak için kendimize. Acılar ortak çünkü. Kesişiyor ille mutluluklar gibi kederlerin de yolu. Görmeden , bilmeden geçiverdiğimiz her yürek ne çok hikaye barındırır kendine özel. Ne kadar dokunabiliyoruz dokunmamız gereken yüreklere ve ne kadar dokunan var yüreğimize? Öylece teğet geçiyoruz işte. Öylece koşar adım. Oysa mutluluklar paylaştıkça artarken , kederler azalmaz mıydı? İnsan insanın kurdu değil dert ortağı olsa… Anlatsa, anlamaya çalışsa, paylaşsa, sevse, güvenebilse... Keşke hep öyle olsa… Kaybeden tek başına kaldığında derdiyle , hepimiz kaybetmişizdir aslında. Bu kadar kalabalık içinde yapayalnız kalmak. Tek başına taşımak…
Şermin Yaşar akıcı dili ve kısa hikayeleri ile dokunuyor. Vazgeçişler, ortak oluşlar, kaybetmeler, yalnızlıklar, sevmeler, sevgisiz kalmalar, tecrübeler, pişmanlıklar, hayal kırıklıkları … Çok şey var. Özellikle bazı hikayeleri çok etkiledi. Dilini seviyorum, cümlelerini, görebildiklerini okumayı seviyorum. Farkına varmayı, üzerine düşünebilmeyi de tabi.. Yüreğine ve yüreğinden dökülene sağlık Şermin Yaşar.
Evet otuz sekiz ürkütücü gelebilir ama içine girince insan hemen ısınıyor 😉
Ve ben otuz sekizimde de kendimi çok seveceğim.
Kazayaklarımı; " ki kahkahalarımın izi," beyazlayan saçlarımı; "ki her bir telin taşıdığı sevinç hüzün ayrı değerli,"
doğum çatlaklarımı; " ki evlatlarımın bedenimde ki imzaları."
💃
Rengarenk çiçekleri hiç solmayan ruhumu daha da çok seveceğim.
Yeni yaşımla, çiçeklerime aşk ile..
Sevgi ile.. Kitap ile..
Şiir ve şarkı, yağmur ve güneş, deniz ve kum, çimen ve bulut ile... binbir yeni renk ekleyeceğim...
🌸
Ne demiş şair;
Boşver be yaşı başı..
Yüzündeki çizgileri, saçındaki beyazı..
Kaç bahar daha göreceğin meçhul ömründe,
Fazla kurcalama hayatı...
Gül gülebildiğince,
Sev sevebildiğince,
Yaşa yaşabildiğince !!!
Ve ben her sabah aynada gördüğüm güzelliğe aynı cümleyi kurmaya devam edeceğim...
" Ne güzel şeysin sen...
Yaşın hep 19 😉 "
Ne kadar umut verici duruşunuz, sözleriniz. Umuduna vesile olduklarınız, enerjiniz ve enerji kattıklarınız çok olsun. Her yeni yaşınızı tadıyla yaşayın ve gülümseyerek anın inşallah. Ömrünüz güzellik olsun 🙏
Dünyanın en derin yeri neresidir diye sorsalar sanırım insanın içidir cevabını verirdim. Gülseren ablanın kitaplarında bu cevabım o kadar net bir biçimde açıklanıyor ki anlatamam. Buradaki karakterleri tanıdıkça insanlara daha az sinirlenip daha çok empati kurmaya başladım. Çok çok sinirlendiğim bir durumda bile artık , kim bilir ne derdi var , kim bilir o neler çekti diyebiliyorum içimden ve daha ılımlı yaklaşmaya çalışıyorum insanlara...
Hiç bitmesin isterken , meraktan hemen bitiriverdiğim kitaplar arasında yer alıyor Gülseren ablanın kitapları. Şiddetle tavsiye ederim . . .
Bir varmış bir yokmuş, bi dünya varmış. Ve içinde bi dünya insan. İyisi de varmış kötüsü de. Çok çok iyisi hatta ve akıl almaz kötüsü bile . Doymayanı da varmış şükür diyeni de. Çok emek vereni de varmış, yan gelip yatanı da. Payıyla yetineni de varmış sömürüp duranı da.. Göreni de varmış hiç göremeyeni de. Konuşanı da varmış sesini bi türlü duyuramayanı da.. Akıl edeni de varmış, hiç düşünmeden yaşayanı da. Bileni de varmış merhameti, içinde gram taşımayanı da. Dünya kadar iyilik de varmış bi dünya kötülük de.
Bir gün bu dünyayı beğenmeyen hayvanlar bi çiftlik kurmuş el birliğiyle. Dünyayı kötü edenler gibi olmayacağına inanarak. Eşitliği savunmuş hatta. Ama inandığı gibi olmamış. Yine çıkmış, kendini akıllı sananı, doymayanı, merhameti olmayanı. Dönüvermiş dünyanın haline. Bütün hayvanlar eşitken bazı hayvanlar çok daha eşit oluvermiş.
Bu kitabı yorumlayabilmek için bilgimin eksik kaldığını düşünüyorum. Kitabın yazılmasını sağlayan O dönem şartları bilinmeden eksik anlamış olabilirim ve yorumum da sığ kalacaktır bu yüzden. Ancak şunu söyleyebilirim ki incecik bir kitap olmasına rağmen vermiş olduğu mesaj çok güçlü. Özellikle insanlar üzerinden değil de hayvanları konuşturarak yapması eleştirinin etki alanını çok daha güçlü kılıyor. Yazar eserini sosyalizme, komünizme eleştiri niteliğinde yazmış olsa da çok fazla ipucu taşıyor. Yöneteni de, aklını yönetene vermiş yönetileni de masal tadında eleştiriyor. Her insana belli ölçüde kendini sorgulama imkanı sağlıyor. Bir peri masalı imiş bir diğer adı. Kötü sonla biten bir masal bu. Herkes okusun der ve tavsiye ederim.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Olympia Yayınları · 2020246,6bin okunma
Yakın geçmişte okuduğum bir kitap Hayvan Çiftliği, bu kadar samimi ve içten yorumlanabilirdi ancak.. Kaleminize ve hatta yüreğinize duygunuza sağlık 🌟🌸🤌
Çok teşekkür ederim okuduğunuz ve beğeninizi, duygularınızı paylaştığınız için. Sizin yüreğinize sağlık. Mutlu oldum. Geçen yıl okuduğum kitaptı, incelememi eklemeyi unuttuğumu farkedince yeni ekledim. Muhabbetle 🌼🌼