-“Herkesin içinde bir guru var.
Buda’yı sessiz bırakan,
Mevlana’yı döndüren,
sema yaptıran…
Sende kim bilir neler yapacak?
Cesaretin varsa,
kendine çık yola…
Ve keşfet!”
Yılmaz Erdoğan'ın dediği gibi ,''Kalbim bir kuyunun içinde nefes almaya çalışan bir gariban.Yukar tırmanmaya çalışıyor ama ne yapsın ? kuyunun duvarları düz,kuyunun duvarları ıslak
“Fakat inan bana, seni kimse o kız kadar, yani benim kadar, olduğum ve senin için hep öyle kalan ben kadar köle gibi ve bir köpeğin sadakatiyle kendini adayarak sevmedi…”
Stefan Zweig’in okuduğum ilk kitabı ve nadir kitaplardan. Aşkın en güzel halini hemde bir kadının ağzından anlatılmasına şahit olmak istiyorsanız kesinlikle okuyun derim.
Gitmeyiz dediler, gittiler. Sözler verdiler, tutmadılar. Gitme nedenleriyle nasıl bir kişiliğe sahip olduklarını kendileri belirlediler. Öncelikle hep onların duyguları,düşünceleri daha önemli oldu. Bizim ne düşünüp, ne hissettiğimizin bir önemi yoktu. Kırıldık, kimsenin umurunda olmadı. Değmeyen insanlar için harap ettik kendimizi.
Deneme yer yer tartışmalarla iç içe geçmiş bir tarzda kaleme alınmış bir eser. Aşkın gücü ve ıstırabı konularında bir varış noktası olabilecek düzeyde didaktik ve betimleyici bir üslup kullanılmış. Metafor düzeyinde "kadının yeri" ve "erkeğin soyadı" üzerine sembolik bir anlatıma sahip bir anlatı okuyoruz