Oysa benim hayatımda tek mevsim oldu;hep aynı haldeyim.Sanki dünyanın soğuk kuşağında bir yerdeyim de hayatım hep karanlıkta geçmiş.Ne var ki içimde daima alevli bir ateş var;mum gibi eritiyor beni.
Onu kaybettiğimden beri,ikimizin önüne bir taş duvar,penceresiz,kurşun ağırlığında,nemli bir set çekildiği zamandan beri hayatımın sonuna kadar beyhude ve yitik olduğumu hissettim.
Sadece ölüm yalan söylemez! Ölüm geldi mi,bütün kuruntuları yok eder.Biz ölümün çocuğuyuz.Dünyanın aldatmacalarından bizi ölüm kurtarır.Hayatın içinden bize seslenir,yanına çağırır.İnsanların dilini anlamadığımız yaşlarda,bazen oyun oynarken durakalırsak,sebebi ölümün sesini işitmemizdir.Tüm yaşam boyunca ölüm bize işaret eder durur.Hiç kimsenin başına gelmedi mi acaba?Hani kişi ansızın,hiçbir sebep yokken düşünceye dalar,öyle derin düşünceye dalar ki zamanı,mekanı unutur, neyi düşündüğünü bile bilmez.Daha sonra kendi dış dünyasına tekrar aşina olmaya çalışır.İşte bu,ölümün sesidir.