Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kalbivera

Kalbivera
@Jsjhs
Sayfamda ve bende kusur varsa benimdir dinimin değildir. Dini duyduğun kadar değil; uyduğun kadar kul, uymadığın kadar zelil olursun. (Y) Hakikati Okudukça mutlu ve huzurlu oluyorum Okuduğum kitaplar aynı zamanda önerdiğim kitaplardır.
İftiracı Münafıklar
Münafık; aslında kâfir olduğu hâlde Müslüman görünen şahsiyetsiz insanlardır. Bunlar İslam toplumu için çok tehlikelidir. Çünkü menfaatçidirler ve menfaatleri için her şeyi satarlar. Onların bir kutsalı ve temel değerleri yoktur. Dış güçler için casusluk bile yapabilirler. Münafıkların en büyük ve tehlikeli özelliği iftiracı olmalarıdır. Müslümanların canı, malı ve ırzı konusunda sürekli yalan söylerler, iftira ederler ve İslam toplumunu yıpratmak için ellerinden gelen kötülüğü yaparlar. (Bk. Nûr, 24/11-20). Ayrıca onlar Allah ve Resûlü'nün hükmünü kabul etmezler, gerçeği gizlerler ve bilinmesini istemezler, emanete ihanet ederler, Allah için cihad ve savaştan kaçarlar. (Bk. Nür 24/11-20, 47-53).
Reklam
Helak Olan Kâfirler
Allah'ı ve O'nun gönderdiği kitabı peygamberi inkâr eden ve onlara karşı olup düşmanlık eden insanlara kâfir denir. Bu kişilerin temel özellikleri şöyle sıralanır: a. Cehalet: Onlar gerçeği görmezden gelirler. İşlerine geleni bilir ama işlerine gelmeyene gözlerini, kulaklarını, beyinlerini ve kalplerini kapatırlar. Alıcıları tümüyle kapalıdır. Din, onların nefsani azgınlıklarını engellediği, hayatlarına bir denge, bir disiplin getirdiği ve her istediklerini yapmalarına müsaade etmediği için İslam'ı öğrenmek istemezler. b. Kötü fiiler: Bunlar sorumsuz insanlar oldukları için her şeyi yaparlar. Çünkü ilkesizdirler ya da keyfi olarak ilkelerini kendileri belirler. c. Nimetlerle/imkânlarla şımarmak ve kibirlenmek: Bunun sonunda müstekbir (zorba ve zalim) olurlar ve insanları sömürmeye başlarlar. d. Nimetler/imkânlar ellerinden alındığında feryat etmek: Onlar yaygaracıdır ve en küçük bir şeyde bağırırlar, çağırırlar, dünyayı ayağa kaldırırlar.. e. Gerçeği Dinlememek: İnsanın hayatını düzenleyen ve denge getiren yüce kitap Kur'ân okunduğunda dinlemezler ve Peygamber'e düşmanlık ederler. Onlar Cahiliye Dönemi'nde putlarına istediklerini söyletiyorlar ve putlar üzerinden istedikleri gibi bir din oluşturuyorlardı. Bu nedenle de kendileri/kafalacan/hayatları gibi bir peygamber ve kitap istediler; ancak İslam ile birlikte bu keyfilik, insanları kandırma,istismar ve sömürü sona ermiştir. (Bk. Mü'minûn, 23/63-77).
Kurtuluşa Eren Müminler
Allah ve Resûlü'ne iman eden kişilere mümin denir. İmanlarının dışa yansıması ibadet ve sosyal hayatta Allah'a kulluk ile olur. Buna göre onların beş temel vasfı vardır; a. İbadet Bilinci : Namazlarını huşu/saygı içinde güzelce eda ederler, zekâtlarını verirler ve Allah yolunda infak etmeyi severler. b. Ciddiyet: Faydasız şeyleri terk ederler. c. Namus Bilinci: Onlar iffetlerini korurlar. Bunun için evlilğin önemli bir kurum olduğuna inanır ve Allah'ın razı olacağı bir yuva kurmaya gayret ederler. d. Emanet Bilinci: Emanetlere ve ahitlerine sadıktırlar ve ihanet etmezler. Onlar güvenilir insanlardır. e. İstikrar: Namazlarında ve diğer ibadetlerinde, davranışlarında istikrarlı ve düzenlidirler. (Bk. Muminun 1. 11)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dinin Kenarında Olan (İmanı ve teslimiyeti Zayıf) İnsanlar
Allah Teâlâ bu kimseleri kayalık bir yerin ucunda/kenarında duran ve uçurama düşme tehlikesi ile karşılaşan bir kişiye benzetir. Dinin kenarında duran zayıf imanlı kişilere bir mal gelse sevinirler, rahatlarlar ama imtihan vesilesi bir musibet gelirse geriye/cahiliye kafalarına dönerler (ve başlarlar şikâyete, hatta dinden bile dönerler). Böylelerinin dünyaları da, ahiretleri boşa gitmiştir. İşte bu çok kötü, sonu felaket olan bir sapmadır. (Bk. Нас, 22/11-14).
Yeryüzüne Varis Olan Salih Kullar
Tevrat'ta ve Zebur'da Allah'ın kanunu olarak yazılan bir gerçek Kur'ân'da tekrar hatırlatılıyor: Yeryüzüne salih ve temiz kullar hakim olur. Onların en büyük özelliği merhametli ve muvahhid olmalarıdır. Eğer onlar yeryüzüne hâkim olmazlarsa zalimler hâkim olur, bu da dünya için felaket olur. (Bk. Enbiya, 21/105-108).
Reklam
Allah'ın sevdiği mümin topluluklar
Müminler yeryüzünün şahit ümmetidir. Eğer onlar dinlerini terk ederlerse, Allah hayırlı bir ümmet yaratır, onlar da Allah'ın dinine hizmet ederler. Şöyle buyrulur: يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لائِمٌ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki; Allah onun yerine öyle bir kavim/topluluk getirir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler, müminlere karşı mütevazı, kâfirlere karşı dik dururlar ve onlar Allah yolunda cihad ederler, (bundan dolayı) kınayanın kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir fazlıdır/lütfudur. Allah hakimiyeti geniş olan ve her şeyi bilendir." (Mâide, 5/54) Ey mü’minler!) Sizin (gerçek) veliniz (sahibiniz ve destekçiniz) ancak Allah’tır, O’nun elçisidir, (ve yine) rükû ediciler (İslam nizamına boyun eğiciler) olarak namazı dosdoğru yerine getiren ve zekâtı veren mü’minlerdir. Maide 55. Ayet meali
Zulme Karşı Direnen Peygamber (Firavun,Samiri Bel'am)
Bu cüzde Hz. Musa dönemi uzunca anlatılır. Özellikle Hz. Musa'ya düşmanlık eden üç insan üzerinden durulur: Bunlar Firavun, Samiri ve Bel'am'dır. Bu kişilerin kendilerinin sembolik anlamları vardır. Firavun; zalim bir yönetimi, Samiri; insanlara put üreten ve Allah'tan uzaklaştırmaya çalışan şeytani teknolojiyi ve Bel'am
Nice azlar nice çoklara galip gelir. Filistin için Cihad
Bir süre sonra Câlūť'un çok kalabalık ordusunu gördüler, çok korktular ve şöyle dediler: "Bugün bu orduya karşı bizim gücümüz/yapacağımız bir şey yok." Ama içlerinden, imanları çok güçlü olanlar şu muhteşem sözü söylediler; كمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةٌ كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ "Nice az topluluk, Allah'ın izniyle bir çok kuvvetli topluluğa galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara, 2/249) Onlara bu şekilde moral verdiler. Sonunda Câlût ve ordusunun karşısına çıktılar. Hepsi şöyle dua ediyordu: رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبَتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ Ey Rabbimiz! (Bugün) üzerimize sabır (ve metanet) yağdır. ayaklarımızı sabit (ve metanetli) kıl. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et/zafer ihsan eyle." (Bakara, 2/250) Ve müthiş bir savaş başladı. Câlût ordusu böyle bir saldırı beklemiyordu. Bu arada Tâlût'un ordusunda bulunan Davud isimli bir gencin, sapanıyla attığı taş zalim Câlût'un başına yarmış ve onu cansız yere sermişti. Bu da karşı tarafın moralini âdeta bitirmişti ve kaçmaya başladılar. Zafer Müslümanların olmuştu.
2 kral bir peygamber (Filistin için Cihad eden Talut ve Hz Davud
'İsrailoğulları o dönemde savaşarak Amalika ordusundan kurtulmak istiyordu. Ancak bir başkanları/kralları yoktu. O anda içlerinde olan peygamberden, kendilerine bir kral seçmelerini istediler. O Peygamber de Allah'ın, Tâlût isimli bir kişiyi seçtiğini ve kendilerine cihadı emrettiğini bildirdi. İsrailoğulları dünyevileşmişler ve âdeta
İki kral ve bir peygamber (2. Cüz Filistin için cihad)
Bu cüzde İsrailoğullarının ahlaki problemlerinin yanında ibadet ve sosyal hayat ile ilgili Allah'ın hükümlerini terk etmeleri gündeme gelir ve bu konuda Müslümanlar da uyarılır, İsrailoğullarının hatalarına düşmemeleri istenir. Sonra cihadla ilgili hükümler zikredilir (Bakara, 2/243-244). Bu bağlamda o dönemin Müslümanlarına Filistin bölgesinin kurtulması için cihad emredilir ve onların tepkileri/davranışlarını açıklamak için üç insan anlatılır, Hz. Musa sonrası dönemde Filistin bölgesinde yaşayan bu insanlar; Tâlût, Câlût ve Hz. Davud'dur. 1. CÂLÛT (GOLYAT) İsrailoğulları, Hz. Musa döneminde Firavun'un zulmünden denizin yarılması gibi mucizelerle kurtuldular. Daha sonra kendilerine Filistin bölgesine gidip cihad etmeleri emredildi. Çünkü o anda kendileri Müslüman'dı ve Filistin putperest bir topluluğun eline geçmişti. İsrailoğulları nankörlükleri ve korkaklıkları sebebiyle emredilen cihaddan kaçtılar ve bu sebeple Mısır'da çöllerde kırk sene zillet içinde yaşamaya mahkum oldular (Tih olayı). Bu korkak nesil değişip yeni/genç bir nesil geldikten sonra Filistin tekrar alındı. Ancak bir süre sonra Amalika kabilesi tarafından büyük bir kısmı işgal edildi. Amalikalıların başlarında iri yarı ve zalim bir kişi vardı. İsmi Câlût idi.
Reklam
Üç Peygamber ve Tevhid Mücadelesi
Bakara suresinin başında Allah insanları öncelikle üç gruba ayırır: 1. Kur'ân'ın rehberliğini kabul eden/kurtuluşa eren takva (sorumluluk) sahipleri, 2. Hakikatı inkâra şartlanmış aşırı kâfirler, 3. Müslümanların aleyhine çalışan Münafıklar (Bakara, 2/1-20) Sonra bu tür insanların her dönemde olabileceğini ispat için tarihe bir yolculuk yapılır. Hz. Muhammed (s.a.s.) öncesi insanlık tarihi üç insanın yaşadığı dönemler üzerinden özetlenir: 1) Tarihin İlk Dönemi Ve Hz Adem as. 2) Tarihin Orta Dönemi Ve Hz. Musa 3) Örnek insan/Peygamber Hz. İbrahim
İlmin faydası ne kadar
Eskiden olduğu gibi, bugün de ilimler iki şekilde değerlendirilmektedir: 1. İlim ilim olduğu için, 2. İlim yararlı olduğu için. Bunlardan birincisini lüx ve fantazi olarak kabul ettiğimizden, ilim veya ilimlerin, ikinci maddenin mantığıyla ele alınmasından yanayız. Yâni, 'ilim ilim içindir' zihniyetinin, insan toplumuna faydasından çok zararı vardır. Halkı açlıktan ölen Sudan veya Habeşistan'da, bir âlimin kanarya türleri üzerinde araştırma yapması, yâ da kertenkelelerin kuyruklarını incelemesi, alkışlanacak bir ilmî faaliyet olmasa gerek. İşte biz, tarih ilmi için de bu ölçüyü kabul ediyor ve diyoruz ki: Tarih ilminin biz insan toplumlarına bir yararı yoksa, milletin kafasını geçmişlerin hikâyeleriyle neden dolduralım?
Allah CC zati ve fiili sıfatlarıyla ve isimleriyle var olmuş ve var olacaktır
O'nun hiçbir sıfatı ve ismi sonradan olmamıştır. Zatî sıfatlar ile fili sıfatlar arasındaki fark şöyledir: Allah Teâlânın, yaratıcı olmak gibi zıttı ile vasıflanabildiği her sıfat fiili sıfattır. Hayat, izzet, ilim gibi zıttı ile vasıflanamayan sıfatlar Zatî sıfatlardır.
Allah CC tektir birdir
Bilmelisin ki Allah Teala Tektir, ortağı yoktur Kadimdir, başlangıcı yoktur Süreklidir, sonu yoktur. (İmamı Azam Ebu Hanife)
Allah CC mahlukatindan hiçbir şeye benzemez
Allah Teâlâ mahlûkatından hiç bir şeye benzemez. Allah Teâlâ yaratılanlardan hiçbir şeye benzemez, bütün mahlûkat O'na aittir. Mahlûkatından hiçbir şey Allah Teâlâya benzemez. Mahlûkatından hiçbir şey varlık hususunda Allah Teâlâya benze- mez. Çünkü onun varlığı Zatının gereğidir, varlığı kendindendir, O'nun dışındaki diğer her şey mümkün varlıklardır. Diğer mahlûkat ilim, kudret ve diğer sıfatlar hususunda da Allah Teâlâya benzemezler. Bilmelisin ki Allah Teâlâ tektir, ortağı yoktur, kadimdir, başlangıcı yoktur, süreklidir, sonu yoktur.
325 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.