Merhameti okurken olayların kurgu olmaması yaşanmış hikayelerden meydana gelmesi insanda sarsıcı bir etki bırakıyor. Sırf ten renkleri siyah diye insanların dışlanması, Amerikalıların ırkçılığı, karar verici makamlarda olan kişilerin adalet duygusundan yoksun olması, siyahilere karşı tutumları o kadar iyi anlatılmış ki okurken sinir krizi geçirebilirsiniz. Okurken Amerikan adalet sisteminde nasıl olur, bu kadarı da fazla ama yok böyle değildir bu karar verilmemiştir dediğim o kadar çok yer oldu ki kitap bir an önce bitsin artık içim kaldırmıyor derken daha fazla masumu kurtarsınlar ne olur diyerek çevirdim sayfaları. Yargı veciler de adalet ve merhamet duygusu yoksa eğer cezalar, cezaların infazında, temyizinde yaşananlar okuduklarımızdan çok da farklı olmaz.
Köydeyim. Ablamın odasında yatıyorum. Dışarda çok yağmur var. Annemler uyuyor. Sigara içmek için dışarı çıkacaktım. Üzerime bir mont almak isterken ablamın montu gözüme takıldı. Cebinde bir şeyler olduğunu fark ettim. Ve bunları buldum.
Çikolatalardan ikisinin son tüketim tarihi geçmiş. Birisinin ise 24 ocakta bitiyor. İki adet sakızı kalmış. Saati durmuş. Yara bandı, 99'luk tespih, bileklikler... Bir adet de giyilmemiş çorap vardı. Ablamı kabrine koyalı 45 gün oldu ama ben hala öldüğüne inanmakta güçlük çekiyorum. Evin her yerinde hatırası taptaze duruyor. Seni çok özledim canım kardeşim 😭😭😭