Evlilik yaşamlarında bir uyuşmazlık bulunan anne ve babalar, "sorunlu" çocuklara gereksinim duyarlar, çünkü çocukların sorunlu oluşu söz konusu uyuşmazlığı pasif duruma getirir.
Daha önce birbirlerini karşılıklı ezip yıpratan eşler, "sorunlu" çocuklarını "gerektiği gibi" eğitmek göreviyle şimdi birbirine bağlanır, bunun sonucu olarak bir eğitme çabası başlar ve bu çaba sürdükçe, çocuğun eğitimi daha da sapa ve çıkmaz yollara sürüklenir.
Henüz tam gelişmemiş bir çocuk, eğer anne koruyuculuğundan yoksun kalıyorsa, önemli ölçüde sevgi görmüyorsa, yalnızlığa katlanma yeteneği de gösteremiyor.
Gerçekte çocuklar sevgiden, özellikle de anne sevgisinden ne vazgeçmek istiyorlar, ne de vazgeçebiliyorlar. Bu sevgi evresinde, eğer çocuğa kendi arzuladığından ayrı bir sevgi ona verilirse, böyle bir davranış, şimdiye kadar söylediğimiz hastalıklı sonuçları doğurur.
En soylu eğilimlerin kılavuzluk ettiği ve en iyi koşullarda gerçekleştirilen eğitim, genellikle yanlış ilkeler üzerine kurulduğu için, çocuğun doğal gelişimini birçok bakımdan zararlı olarak etkiliyor.