Hasann boynu uzamış, kararmış, yaşlı adamların boynu gibi kırışmıştı. Kendi kendine konuşur bir hali vardı. Belki de düş
görüyordu. Kopuk kopuk bir seyler. Birileri konuşuyordu. Belki bir köylü, belki büyükanası, belki Zala karı, belki amcaları, belki Elif kız, belki... İnsanlar konuşuyorlardı, o alıyor, o bırakıyor, o alıyor, öteki bırakıyordu. Baş döndürücü bir hızda gelişiyordu her sey... Yıldızlara kadar dinledi, dinledi. Hep dinliyordu.