Tino Rossi, Les pecherus de perles
youtube.com/watch?v=3OP9yKv...
Döşemeleri sökülmüş, çürümüş, dökülmüş bu eski malikanenin her bir yeri vampirlerle dolu. Baş vampirin yanında Bolşevik İhtilali’nin ardından sürülmüş bir Beyaz Rus uşak, bir rahibe ve beş evlat var, General Augusto Pinochet’nin beş veledi. Bu beş evlat, burada, bu
Elimde bi istatistik yok fakat evinden kaçan, uzaklaşan kız çocukları sayı olarak erkeklerden fazla. Evden kaçan erkek çocuğu ya heyecan için ya da ebeveyn şiddetinden bunu yapıyor. Kız çocuklarında gördüğüm ise hep bi arayış; onu kabul eden ve onaylayan baba imgesinin arayışı.
Nereden bir kırlangıç geçse
Oradan üşür tam da tenim.
Altında volanlı bir makara sistemi,
Üzerinde manivela,
Kemerli bir devir daimi,
Döndür şu tüm alemi,
Sen yap bunları tanrım...
Yaşayışın, basit bir temele dayanan ama bitmek bilmeyen bir isyan ve anarşi tiryakiliğiyle, seni düzene, ahlak sağlamlığına ve günü gününe diyebileceğim alışılmış yaşama iten derin ve güçlü bir içgüdü arasındaki çatışmadan ibaret!
Bazı kitaplar vardır ki, bir beklenti içine girmeden, içinde ne olduğunu bilip, onu yadetmek için okunmalıdır. İşte Sevgili Birol Öztürk'ün bu eseri de onlardan biri. İç ürpertici, can yakıcı, göz doldurucu !
Kitabın en sevdiğim yönü tarafsız olarak kaleme alınması oldu. Şöyle ki Erdal Eren başlığı altında, darbe döneminde fütursuzca katledilmiş
Prensip olarak idam cezasına karşı olmakla birlikte konunun muhataplarının melek/şeytan dualizmi içinde ele alınmasını da doğru bulmuyorum.
Erdal Eren, askerlik ödevini Ankara'da yerine getirmekte olan Giresun'lu bir er olan Zekeriya Önge'yi, 02.02.1980 günü kasten öldürmek suçundan yargılanmış ve yargılama sonucunda suçu sabit görülerek o tarihte yürürlükte bulunan idam cezasına göre cezası infaz edilmiş Halkın Kurtuluş Örgüt'ne mensup biriydi.
Resmi nüfus kaydına göre doğum tarihi 25.09.1961 olan Erdal Eren suç tarihinde 18 yaşından büyük olmasına rağmen hakkında 12 Eylül darbesinden "önce" verilen idam cezasının temyizi sırasında resmi doğum tarihinin doğru olmadığı avukatlarınca ileri sürülmüştü. Kendisini ölüme götüren tutanak şu:
“8 numaralı Ayyıldız apartmanının bahçesinde, sanık, elindeki tabancayla inzibat erlerine 3 veya 4 el ateş etti. İnzibat eri Zekeriya Önge yaralanıp yere düştü. Kalaslar arasında gizlenen sanık Erdal Eren, etrafının çevrilmesi üzerine ellerini havaya kaldırarak teslim oldu. Kalaslar arasında yapılan aramada tabanca bulundu. Er Zekeriya Önge, hastaneye kaldırılırken yolda vefat etti. Yapılan otopsisinde, sırtından mermi giriş deliği tespit edildi. Merminin, sanık Erdal Eren'in tabancadan atıldığına dair tereddüde yer verecek hiçbir durum bulunmadığı kanaatine varıldı.”
İdam cezasının alelacele yerine getirilmesindeki hoyratlık/vicdansızlık bahsi diğer olmakla birlikte hadisenin bir de ana kuzusu; ismi hiçbir yerde anılmayan er zekeriya önge yönünün de bulunduğuna dikkatinizi çekmek isterim.
Hayatımıza eklememiz gereken önemli eserlerden biri de Hayvan Çiftliği olmalı..
Okumayanlara tavsiye ederim mutlaka okumalısınız. Okuyacak olanlar için şimdiden iyi okumalar... :))
Kendi yorumumu da eklemek isterim...
Duvarda tek bir emir yazılıydı: "Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir."
-kitabı bitirdiğimizde aklımızda kalan cümle bu oluyor. Günümüz Türkiye'sine bu cümleyi uyarlamak pek de zor olmuyor. O halde şu soruyu mu sormak lazım?
Peki bütün insanlar eşittir, ama bazı insanlar daha mı eşittir?
"İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır."
Sf. 24
-Ne kadar da güzel söylemiş George Orwel, oysa biz hala bir ders alıp hayatımızı değiştirmeye çabalamıyoruz...
"Hepsi yalan. İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez. "
Sf.26
-Günümüzün en büyük problemlerinden biri de bu işte çok bencilleştik ve bunu fark etmemize rağmen kimse bir atağa geçmiyor.
Herkes aynı konudan şikayetçi "insanlar bencilleşti" diyoruz, fakat kimsede demiyor ki birbirimizi de düşünürsek hayat çok daha güzel geçicektir...
Sadece bir kuruntu muydu aşk, yoksa zayıf kimselerin hayatlarındaki boşluğa veya kaçınılmaz can sıkıntısına karşı korunmak için kullandıkları itibari bir yalan mı?