Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bengisu.

Bengisu.
@Limosagunlugu
Yani laiklik ya da sekülerizm, gerek teorik gerekse pratik açıdan tartışılamaz değildir. Her ülkenin kendine özgü koşulları çerçevesinde yeniden yorumlanmaya açık siyasi projelerdir.
Reklam
Aslında sekülerizm/laiklik, 17.yüzyılda Avrupa din savaşlarını sona erdirmek üzere siyasi bir çözüm olarak ortaya çıkmıştı. Bu çözüm önerisi, öncelikle Hıristiyan mezheplerinin çatışan doktrinleri arasında asgari bir müşterek bulmaya çalışıyor; ikinci olarak da siyasi etiği tamamen dini doktrinlerden bağımsız bir şekilde tanımlıyordu. Böylece devlet farklı dini inanışlara tarafsız davranacak ve din bireysel bir mesele haline gelecek, dini hoşgörü de böylece sağlanmış olacaktı.
Başörtüsü sadece başını örtenlerin ya da başörtüsünün serbest olmasını isteyenlerin değil, ona karşı olanların da meselesidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başörtüsü sadece başörtüsü değil. Kimliklerin belirlendiği, sınırların çizildiği satıhta bir anlam taşıyıcı. Başörtüsü, sınırsınız dünyanın yeni sınırı. Müslüman kadınlar, örtüleriyle sınırsız özgürlüğün tecessüm ettiği bedene sınır çiziyorlar; seküler kamusallığın içinde dini bir alanın sınırını tahkim ediyorlar. Bazı sınırları çizerken başka bazı sınırları ihlal ediyorlar; laikliğin sınırlarını, seküler kamusallığın sınırlarını zorluyorlar.
Bu açıdan bakıldığında dinin siyasallaştırılması şeklindeki suçlayıcı yargıların yeniden ele alınması gerekir. Çünkü bu siyasileştirmenin arka planında seküler liberal modernliğin ortaya çıkardığı koşullar mevcuttur. Bu koşullar öyle bir ortam oluşturmuştur ki, manevi olsun olmasın dünyayı şekillendirmek ya da kendisini uygulanır kılmak isteyen bir proje, eğer başarılı ve etkili olacaksa, modern idari yapılar ve kurumlarla belli bir düzeyde irtibata geçmek zorundadır. Devlet gücüne talip olsun ya da olmasın… Başörtüsü için de bu böyledir. Dini bir uygulamayı gerçekleştirmek isteyen, yani başını örterek eğitim görmek isteyen bir genç kız devlet gücüne talip olmadığı halde, yani bizatihi siyasi bir projeye sahip olmadığı halde gerekli idari düzenlemenin yapılmasını talep etmektedir. Bu da sonuçta siyasi bir talep olmaktadır.
Reklam
Böyle olunca dini uygulamaların gerçekleştirilmesi, zorunlu olarak siyasal bir nitelik kazanmaktadır.
Şu bir gerçek ki, dini uygulamaların gerçekleşmesini sağlayan kurumların pek çoğu devlete bağlı idari ve hukuki yapılarla bağlantılıdır.
İnsan kendi tecrübelerini başkalarıyla paylaşırken hem kendisine hem de fikirlerinin billurlaştığı kavramlara rastlıyor.
William Randhall, Bizi “Biz” Yapan Hikayeler’de kişisel ve kamusal hikayelerin paylaşılmasıyla bilincin yükseldiğini, bilginin oluşturulduğunu, toplumun yaratıldığını ve dönüştürücü güçleri olan bir bakış açısının kurulduğunu söyler.
Ancak, hayatımın akışını değiştiren ve belli ölçüde belirleyen bir unsur olsa da ben başörtümden ibaret değilim.
Reklam
Ortega y Gasset’ten ödünç alarak ifade edecek olursam “Ben, ben ve ortamımım.”
“Başörtülü” tanımlamasına hapsedilmiş bir kimlik üzerinden, sadece “başörtülü” ya da “başörtüsü savunucusu” olarak sunulmak, insanı azaltan ve bir paranteze kapatan bir yaklaşım. Halbuki ben kimliğimi başörtüsü üzerine kurmuyorum ve kendimi ne “başörtülü” diye tanımlıyorum ne de kadın kimliği içine sıkıştırarak tarif ediyorum. İçinde başörtüsü geçen bir tanımlama illaki gerekiyorsa, kendimi “dininin gereği olarak başını örten bir Müslüman kadın” olarak tanımlayabilirim.
Her tanım sınır çizicidir, fark belirleyicidir, bu nedenle de kısıtlayıcıdır. “Başörtülü” tanımlaması da insanı belli özelliklere sahip ve bu özellikleri de konjonktürel olarak değişen bir kimliğe hapseder.
Bakmak ve görmek arasındaki farka dikkat çeker düşünce ehli. Bakmak için algılarımız yeter, görmek için ise ayrı bir idrak ve şuur gerekir. İçinde yaşanılan olaydan biraz uzaklaşmak ve sanki biz onun içinde yaşamıyormuşuz gibi değerlendirebilmek. Yani şuur hali… Şuur ne demektir? Hem içinde yaşama acısını hissetmek hem de içinde yaşadığı halde uzağındaymış gibi daha yukarı bir noktadan değerlendirebilmek demektir.
İçinde yaşadığımız en küçük bir olayı bile ondan biraz uzaklaşarak anlamlandırabiliriz. Baktığımız şeyi görebilmemiz için böyle bir uzaklaşmaya ihtiyacımız vardır.
1.466 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.