Ne yazsam yüzeysel ve yetersiz kalacak biliyorum. Çünkü böylesine derin anlatıma sahip bir eseri anlatabilecek edebi altyapıdan maalesef ki yoksun, sadece bir küçük okurum.
Ahmet Hamdi Tanpınar okumak için hep cesarete ihtiyaç duyduğum, ve o cesareti kendimde ancak iki yıl önce bulabildiğim edebiyat sanatçısı. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okuduğumda aldığım haz, ve konunun incelikli işlenişi beni öyle etkilemişti ki tüm kitaplarını okumalıyım dedim. Dedim de işte Tanpınar okumak öyle kolay olmuyor, sindirmek ayrı zaman alıyor, tekrar okumaya hazır olmak ayrı zaman alıyor.
Huzur adı gibi mazi ve gelecek arasında sıkışmış, şarkın değerlerini koruyup nasıl yüzümü garba dönerimin romanı bence. Bu alt metin o kadar güçlü hissediliyor ki kurgu bile geride kalıyor çoğunlukla.
Sıcak bir Ağustos İstanbul'undan başlayıp aslında bir gün süren roman geri dönüşlerden oluşuyor. Kitap Mümtaz'ın muhayyilesinden anlatılsa da İhsan, Nuran ,Suat ve Mümtaz olarak bölümlere ayrılmış. Tanpınar karakter analizleri ve insanın iç dünyasını öyle güzel anlatmış ki ben ifade edebilecek kabiliyete bile sahip olmadığımdan ancak okunmasını tavsiye edebilirim. Ağır işleyen ve lezzeti de ona göre yavaş yavaş çıkan bir kitap, adeta bir çiçek gibi kat kat açılıyor.
Son olarak hazır başlamak gerekiyor kitaba. Ben daha önce ilk 40-50 sayfayı okuyup o dönemki hayat tempomun uygun olmadığına karar verip bugünlere ertelemiştim. Çünkü uzun okuma bloklarıyla okumak hem duygusal olarak kitaba bağlanmak için gerekli hem de kurgusal olarak. Hoş hakkını vereerek okuyabildim mi düye sorsam kendime, hiç sanmıyorum.