Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serkan Öztan

kim evlenir boşanmak olmasa n’olur hiç evlenmek olmasa yalnızlığım karımdır kimselere koklatmam
Sayfa 316
Reklam
ben binerim gemiye biletçiden habersiz ben yolculuk ustasıyım her geminin tayfasıyım benim dünyam kuşbakışı ben geminin martısıyım
Sayfa 313
“Ağaçlar da konuşurlar,” dedi ayı ve oradaki kayın ağaçlarının dallarının tepesindeki karanlığa baktı. “Ağaçlar ormanın en büyük ve gerçek koruyucularıdır,” dedi. “İlk baştan beri de öyle olmuşlardır. Eski zamanların hayvanatlarından bazıları, onlara konuşmayı öğretenlerin ağaçlar olduğunu çünkü asla gereksiz bir ses çıkarmadıklarını söylemişlerdi. Her sözcük tıpkı bir nefes gibidir; beraberinde bir iyilik, bir amaç taşır. Bu yüzden, ağaçlar ormandaki en Bilge ve en şefkatli yaratıklardır. Yeteri kadar güce sahip olduklarında, altlarındaki herkesi ve her şeyi gözetmek için ellerinden geleni yaparlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok kaynamış sular gibiyiz
Bizler de geçip gideceğiz bu topraklardan; tıpkı bizden önce gelip gitmiş binlerce uygarlık gibi, yaşayıp ölmüş milyonlarca insan gibi. Ama yeryüzü kalacak, Anadolu kalacak. Hiçbir zaman sonsuza kadar sahip olamayacağımızı bildiğimiz bir şeyin kavgası yerine, üzerinde olduğumuz sürece orayı bizden sonrakilere daha güzel bırakmayı öğrendiğimizde bir şeyler de yoluna girecek zannederim. Yeter ki iyiliğe olan inancımızı kaybetmeyelim.
Sayfa 137Kitabı okudu
“Başkasının rızası olmadan onun adına iyilik yapmaya kalkışmak, ona kötülük yapmaya başladığın ilk yerdir.”
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Oğlu, sevdiği yemeğini bitirsin diye, ölüsünün yanında sessizce bekleyen annenin hikayesini anlattığınızda bir arkadaşınıza, onun hiç tepki vermeden ağladığını görmüşseniz ya da bugünlerde, ağzınıza götürdüğünüz her lokma boğazınızdan bir türlü geçmiyor ve yutkunuyorsanız sürekli ve oğullarını birer birer toprağa veren annelerin ülkesinde, kendi oğlunuzu koklamaktan hicap duymaya başlamışsanız eğer, birbirinizin hayatlarını da fark etmeye başlamışsınız demektir. Bu da iyi bir şeydir. Şimdilik…
Şükretmeye gittiler, Tanrı’ ya, rahibe, krala Acılarımız üstüne cenneti kuranlara.
Aptalların serzenişlerini dinle! Krallara tanınan bir ayrıcalıktır bu.
Sayfa 201Kitabı okudu
Arzularını baskı altında tutanlar, istekleri yeterince güçlü olmayanlardır; kısıtlayıcı unsur ya da Akıl, arzunun yerini alır ve isteksiz olan üzerinde hakimiyet kurar. Baskı altında tutulan istek zamanla edilgenleşir. Artık arzunun yalnızca bir gölgesidir.
Sayfa 196Kitabı okudu
Kham’ lar beslenmelerine çok dikkat ederler ve midelerini de ayrıca önemserler. Güneş battıktan sonra ateş değmiş yemekler yemezler.
Sayfa 289Kitabı okudu
Reklam
Normal şartlarda bir nehre ya da bir suya gidilerek rüya anlatılır. Dolayısıyla akan su, evdeki musluktan akan su da suyun iyesine tabi olduğundan musluktan akan suya da rüya anlatılabilir. Bunun için rüyayı anlatmadan evvel suya şu sözlerle seslenilmelidir. “Ulu Kayra Han’ ın adıyla. Suyun iyesi… Suyun iyesi… Suyun iyesi. Sana anlatacağım rüyamın tüm tesirlerini ve üzerimdeki etkisini al. Seninle akıp gitsin.”
Sayfa 268Kitabı okudu
Öyle edebiyat eserleri vardır ki, yazarın sözcüklerle canlandırdığı edebi imgelerdeki kendine özgülük, karakterlerdeki erişilmez derinlik, onu oluşturan tüm parçalardaki mükemmel uyum, büyücülük denilebilecek kadar harikulade bir yetenekle oluşturulmuş kompozisyon ve genel olarak kitabın bütününün bize verdiği, her sayfada kendini açık seçik gösteren yenilenemez, bir örneği daha görülemez o şaşırtıcı yazar karakteriyle öyle eserler vardır ki, şaheser diye adlandırılabilecek böylesi bir edebiyat eserini sinemaya aktarmak, edebiyatı da, sinemayı da benzer biçimde hafife alan insanların aklından geçebilir.
Sayfa 3
Aslan için de Öküz için de Zulüm aynı yasadır.
Sayfa 219Kitabı okudu
THEL’ İN KİTABI
Ebedi kapıların korkunç nöbetçileri kuzey engelini kaldırdı: Thel içeri girdi ve bilinmeyen toprakların gizlerini gördü. Ölülerin yatağını gördü, yeryüzündeki her bir kalbin lifli köklerinin, Hiç durmayan kıvrımlarını içine sağlamca yerleştirdiği: Gülmenin hiç görülmediği acıların ve gözyaşlarının toprağını. Karanlık vadilerden geçerek bulutların toprağında gezdi dolaştı, Feryada figana kulak verdi; zaman zaman ıslak bir mezarın Başında durup sessizce bekledi, yerin seslerini dinledi, Sonunda kendi mezar yerine ulaştı, orada oturdu Ve topraktaki çukurdan yayılan acının sesini işitti.
Sayfa 149Kitabı okudu
Bilinmez kim çözecek bu esrarı Rahip savaşı körükler, asker barışı
Sayfa 103Kitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.