Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif

Elif
@Mavil
Günün birinde ya çıldıracağız, ya Dünya'ya hakim olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine birkaç kadeh içelim. İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali
İşsiz olmak, yararsız olmakla eşleştiriliyordu, ya­rarsız olmak ise anlamsız bir yaşam sürmekle. Sonuç olarak has­taları, gençlik dernekleri, kamu kütüphaneleri ve benzeri işlerde gönüllü çalışma konusunda ikna etmeyi başardığımda, bolca sa­hip oldukları boş zamanlarını ücretsiz, ancak anlamlı bir uğraş­la doldurmaya başladıkları an, ekonomik durumlarının değişme­mesine ve duydukları açlığın aynı olmasına karşın, yaşadıkları depresyon ortadan kalkıyordu. Bundan çıkan gerçek, insanın sa­dece refahla yaşamadığıdır.
Reklam
Örneğin toplama kampların­da, bu yaşayan laboratuvarda ve bu sınav alanında, yoldaşları­mızdan bazılarının domuz gibi, bazılarının da aziz gibi davran­dıklarına tanık olduk. İnsanın içinde her iki potansiyel de vardır ve hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil, kararlara bağlıdır.
Ruhları birbirine öyle karışmıştı ki, birbirlerinden geri almak isteseler, hangisinin kendilerine ait olduğunu anlayamayacaklardı.
Sayfa 342 - İş Bankası kültür yayınları 2. ciltKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benimle birlikte halkın çocukları için ağlarsanız, ben de sizinle birlikte kral çocukları için ağlayacağım.
Sayfa 48 - İş bankası kültür yayınları 1.ciltKitabı okudu
Reklam
Halide Edip
"Ancak ikinci bir kadınla nikah kıymaya kalkınca, boşanmaya karar verdim. Bunu gururum­dan yaptığımı sanma. Ama iki oğlum vardı. Analığım ağır bas­tı. İki küçük erkek çocuğun bu kadar çirkin bir durumu, baba­larının aynı evde iki kadınla birden yaşadığım görmelerine kat­lanamadım; boşandım." Sözünü kesti, bir an durdu. Sonra "Öleceğimi sandım. Ama insan kolay kolay ölemiyor" diye ek­ledi buruk bir alaycılıkla.
Gelgelelim, "gençlik yanılgılarıdır, olur böyle şeyler" diye­rek hoşgörebileceğimiz yaşı çoktan geçmiş, neredeyse kırkına gelmiş bir adam, hala ırkçıysa, hala faşistse; liberal ekonomiyi sömürüp, dalavereyle muazzam servetler yığıyorsa; her gün yalan söylemeyi hakkı sayıyor ve her gün ağız değiştiriyorsa; hala köktendinci bir yobazsa; kadınlara toplumda yer vermeye yanaşmıyorsa; 1400 yıl önceki yaşam biçimini özlüyorsa; kendi dininden ve soyundan olmayanları kıtır kıtır kesmeye hazırsa; asıl amacı demokrasiden işine geldiği kadarı yararlanıp, sonra demokrasiyi ortadan kaldırmaksa; bizler demokrasi adına böy­le bir adama neden hoşgörü gösterelim?
Sonunda, günde sadece on sigara içmemi sağlayan bir yöntem icat ettim: Gerçek tütün ihtiyacının ilk üç dört nefes olduğunu; ondan sonra insanın otomatik olarak sigarayı bitirdiğini anla­mıştım. O ilk üç dört nefesi perişan ciğerlerime derin derin çek­tikten sonra, yanımda her zaman taşıdığım küçük makasla si­garanın kül olmuş ucunu kesiyorum. Bir süre sonra o kesik si­garayı yeniden yakıyorum. Daha şık bir davranış, üç dört fırt çekip, o sigarayı küllükte ezmek olur elbette. Ne var ki, yirmi­lik bir paketin nerdeyse iki yüz bin liraya çıktığı bir dönemde, benim gibi emekli maaşlarıyla geçinenlerin böyle şık davranış­larda bulunmalarının yolu yoktur. İcat ettiğim yöntemi birçok tiryakiye salık verdim, ama hiç kimse bu çok parlak buluşumu benimsemedi her nedense.
Anne babalarının büyüyen çocuklarıyla ilişkisi genellikle mutlu değildir. Kaç anne baba tamamiyle memnundur çocuğundan? Mutlu evlilikler kadar enderdir bu belki. Ne var ki, sizi mutsuz eden eşinize katlanamaz, ondan boşanırsınız. Ama sizi aynı derecede mutsuz eden çocuğunuzdan kopmanızın yolu yoktur, hatta herkesten, kendinizden biri gizlersiniz mutsuzluğunuzu.
Ama unutamıyorum. Ben unutabilen biri değilim. Beynim unutamadıklarımla, unutamadığım şeylerin ayrıntılarıyla dolu. Beynim çatlayacak kadar dolu.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
"İlle ölünecekse beraber ölürüz, " dedi.
Hayatımda duyduğum en güzel cümleydi. Hayatımda gelmiş geçmiş her şeyden daha güzeldi. Bana bugüne kadar bundan daha güzel bir şey söyleyen olmamıştı. Yüzde biri kadar söyleyen bile olmamıştı. Osman bir sürü güzel söz söylemişti. Ama beni inandıramamıştı. İnanamadıktan sonra güzel sözlerin bir anlamı olmuyordu.
Bir ermiş olmak istisnadır, dürüst bir insan olmak kuraldır. Yanıldın, gücünüzü kaybedin, günah işleyin ama dürüst olun.
Sayfa 16 - İş bankası kültür yayınları 1.ciltKitabı okudu
Bilirsin ben de aldırmam giyimime. Etekliğimdeki şu kocaman yağ lekesini görüyor musun? Bir haftadır duruyor. Bütün lekeleri çıkarmaya kalkışacak olursak, yaşamaya zaman bulamayız sonra.
Sayfa 133Kitabı okudu
Artık gazete bile okuduğum yok. Ölesiye mutsuzum. Ne var ki, ölmek istemiyorum. Çünkü ölmek bir şeyin (yani ömrün) kullanılması, tüketilmesi, bitirilmesi değil, tamamlanmasıdır. Zaten ben günlerimi kullanmadım, biriktirdim. (Ne için?). Şimdiye dek ne yaptım? Yalnızca bir seyirciydim. Üstelik kötü bir seyirci. Bakmasını bilemedim. Çünkü bilseydim, bana gerekli olan şeyleri görürdüm. Ellerim böyle boş kalmazdı.
Sayfa 100Kitabı okudu
Bütün bunları düşünürken yaşımın farkına varıyorum nasılsa. Kendimi kırkımda falan bir yerde bırakmışım, hala oradayım sanıyorum. Yaşımın ilerlediğini de bilmiyorum. Bir de bakıyorum, altmışımdayım. Artık çok geç. Her şey için çok geç.
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.