Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmet Şahin

240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Savaş Ritimleri
Savaş RitimleriCahit Zarifoğlu
8.8/10 · 92 okunma
Reklam
Yaşanana özlem duyulur mu? Fakat gelecek zamanlar var. Kim bilir belki de hatırlamak için, tekrarlamak gerekli.
İnsanın ihtiyaçları ve doyumları aynı kalmıyor. Dün öğrenmek ve ibret almak için okurken, bugün yalnızlığını gidermek için, gerçekleriyle geçinemediği ve baş edemediğinden, hayali dostlar, can yoldaşları edinmek için okuyor. Bitirip rafa kaldırdığı bir eser onda daha şiddetli yalnızlık duygularına sebep oldukça, daha çok sarılıyor romana ve bu da, romanın egemenliğini çoğaltıyor boyuna.
Sayfa 194Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayat, toplumsal hırgür içerisinde değerini bulamadan geçip gidiyor. Etrafımızdaki çeşitli meslek sahiplerini, onların hayatlarını bu defa böyle geçirdiklerini, ama zararı yok, bir dahaki sefere böyle yapmayıp hayatı gereği gibi ağırlayacaklarını sanıyorsunuz. Bu izlenimi veriyorlar size. Sanki hayat bir defalık değilmiş gibi.
Sayfa 147Kitabı okudu
Maymunlardan meydana gelen bir ordu ile aslanlardan meydana gelen bir ordu arasında bir orman harbi patlak verdiğinfe herkes reyini aslanlardan yana vermeye hazırmış. Ancak sonuç ne olmuş biliyor musunuz, maymunlar kazanmış savaşı. Aslanlar mağlubiyet sonrası değerlendirmesi yaparlarken, büyükler meclisi üyelerinin en bilgesi, "Niçin mağlup olduk?" sorusunu şu şekilde cevaplandırmış: "Maymunların askerini bir aslan, bizim askerimizi ise bir maymun idare ediyordu."
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Bir ilk kurşun Bir çıra gibi yanan ülke Ekinler ağıllar alev ateş Sakallarından tutuşturulup yakıldı Dedeler her köyde Ak saçlı İpince yürekli Nenelerin ve çocukların gözleri önünde (Ve dolar sığmıyor evlere Çarşafların içi makyaj ve leke) Birkaç kurşun daha Birkaç kırbaç daha Ufak bir meclis ve derken Gür sesli gür bir meclis Kavi bir halka Kalbler bir mesaj kavşağı Kan barajı Kum saati bir kere daha boşaldı. Sabır ve şehitlik iki sadık dost gibi ağırlanıyor körpe yüreklerde, dev gibi dağları dolanan yiğitlerde. Akşamlar nasıl ağır. Sabahlar nasıl zinde. bir kere daha tanklar bir kâğıt gibi yırtılacak, kamyonlar ganimet alınacak.
Zurnanın perdeleri üzerinde dolanan parmakla- rın içindeki kompleksleri, Batı dünyasında kabul görme çırpınışlarını, bunun adına feda değerlerimizi görüyor ve anlayabiliyoruz.
Zenginliğin kaynağı ne olursa olsun, ister Batıda Asya ve Afrika'nın yağmalanması ile ortaya çıkan sanayileşme, isterse Doğu'da petrolden sağlanan gelir, harcamayı mutluluk kabul eden insanların geliştirdiği kullan-at, ya da belirli bir zaman sonra yenile kültürünü güçlendiriyor ve bu her alana egemen oluyor. Bir zaman sonra zengini, tüketim ve gösterişi tek amaç kültürün değerleri kuşatıyor. Öyle bir kuşatılma ki, bize yalnızca tek kapı bırakılıyor, o da isteseniz de istemeseniz de bu akıntıya kapılmak. Söz konusu "akıntı toplumu"nun dışına çıkmaya kalkarsanız, önünüze çocuklarınızın eğitiminden, mesken sağlamaya ve ev döşemeye kadar öyle engeller çıkar ki, kendinizi akıntıya bırakmatan başka çare bulamazsınız.
Bütün geç kalınmış sanılan zamanlar iyi bir gayretle kår ha-nelerinin, kazanç sayfalarının açılmaya başlayacağı zamanlara tebdil edilebilir.
Bugünün Müslümanı da modern dünyanın insanı. Onu da aletler ve eşyalar başının üstüne kadar doldurdu.
Reklam
Modern dünyanın insanının yüz ifadelerine bakın. Şahsiyetine bakın. Ancak modayla bir araya gelince bütünleşiyor ve ifadesini kazanıyor. Onu daha iyi anlamak için araç gereçle, elektrikli ev eşyalarıyla, araba vesair ulaşım araçları, zevk aletleriyle, israf aletleriyle yan yana getirmeniz gerekiyor.
Çağın insanının başından şapkasını alınız. Kostümünü çıkarınız. Kravatını çözünüz. Ayakkabı ve çoraplarını alınız. Diğer giysilerini de çıkarıp atınız: İşte bir çıplak. Göreceksiniz ki bu çıplakla bir Afrika yerlisi çıplak hiç de birbirinin aynı değil. Biri tabii öteki uyduruk bir çıplak.
Lüks bir salonda, ışıklar altında, smokinli erkeklerin ve gece elbiseli açık bayanların, aralarında herhangi meşru bir bağ olmadan, birbirlerinin kollarında müziğe uyarak salınışları, kenarda ellerinde kadehleriyle durup seyredenlere çok güzel ve kibar görünebilir. Bunu onlar adına anlamak mümkündür. Aynı şekilde bir Eskimo'nun erkek misafirine karısını ikram edişini de o kültürün kalıpları içerisinde izah edebilirsiniz. Buradan hareketle ülkelere, kültürlere göre, güzellik, namus, kibarlık, misafirperverlik vesair telakkileri, çeşitli toplumların farklı tezahürleri, veya eğilimleri olarak, kendi mantıkları ve yapıları içinde değerlendirmek, bunlar karşısında irkilmeniz ne kadar şiddetli olursa olsun soğukkanlılığınızı muhafaza etmek de mümkün. Ancak falan ülkede düzenlenen "Türk Haftası"nda Türk'ü bin yıl önce girdiği İslâm dairesinde kesin şekiller alan ve İslâm'ı aslî karakteri hâline getiren bir toplumu, iç çamaşırların, geceliklerin, endamlı, oynak mankenler tarafından sergilendiği bir defile ile tanıtmak mümkün müdür? Ya da bu tanıtılan biz miyiz? Ya da buna razı olacak Türklerin sayısı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kaçtır? Bu tanıtma programlarını Kızıl Rusya'nın, Kızıl Çin'in sınırları içerisinde esir, milyonlarca Türk'e gösterseniz ve işte "Bu programlarla sizi dünyaya tanıtıyoruz." deseniz, onların sizler için ağızlarından çıkan ilk kelime ne olur?..
Çocuk için ne kadar zordur büyüklerin içindeki zamanı saymak, onu elinde biriktirmeye çalışmak.
Günler yapışkan bir çamaşıra vurulup, çekilirken onu bırakmak istemeyen, bir iki santim onunla birlikte kalkan ve havalanıp ikinci kez inen bir tokaç gibi peş peşe darbelerle akıp gidiyor.
1.249 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.