Kalbim bu da geçecek, acı hep olacak ama hep geçecek. İzi kalacak ama bitecek. Zaman üstünü örtecek, tıpkı bir ölünün üstündeki çarşaf gibi... Sabret nolur, pes etme.
Nedenler önemliydi bir zamanlar,
Sonuçları hiç değiştirmedi
Bilinmeyen bir diyardı sanki
Cevaplar önemsizmiş nereden bilebilirdim
Kırıldıkça keskinleştim
Kendime battı tüm dikenlerim
İnsanlara zarar veremedim
Sevdiğimde de çok sevdim üzüldüğümde de
Kaç yenilgi yedim, kaç savaşta yenildim
En çok kendimeydi bu sitemlerim
Kendine gel dedim kendine gel
Neden sevemiyorsun kendini
8'ini 15'ini 20'ini, en çok da kendini
Neden sevemiyorsun ki
Pişmanlıklara gebeydi kalbin
Mantığını hep geç dinledin
Sevdiklerine yetişeceksin diye geç kaldın kendine
Söylesene, neden beni de düşünmedin
Hem çocuk hem yaşlı hislerin
İkisini de yaşayamıyor oluşundandı
Kendini bilmiyorsun bugünlerde
Zaten ne zaman bildin düşündün ki
Kalp kırmamaya başladığın o gün,
Kendini kırmaya başladın
Söyle değer miydi bu insanlara sanki?
Hayattan kopuyorum yeniden, yeniden ve yeniden. Her seferinde ölümün kıyısında gezinirken buluyorum kendimi. Nefretim artıyor, sevginin bile iyileştirmeye gücü yetmiyor artık hiçbir şeyi.
Kitabın yazarı küçük prensin büyümüş halini asıl dünyaya uyarlamaya çalışmış ama pek tatmin etmedi beni, küçük prensin konuşma şekli veya sözlerindeki o felsefi düşünceyi hissedemedim. Bana küçük prens gibi hissettirmedi açıkçası. Küçük Prens'in yazarının böyle bir kurguyu daha iyi yazacağını düşünüyorum çünkü o karakteri yaratan kişi o, dolayısıyla konuşmalar veya olaylar daha çok ilgi çekici olabilirdi. Pek beğenemedim.