Her şeyi göze alanlar, aysız bir gece vakti yalnız kabı kacağı, tası tarağı, yatağı yorganı değil;ellerindeki nasırı, soludukları dağ kokusunu, içlerindeki sesleri, yaşayıp bitirdikleri ne varsa güçleri yettiğince yüklediler kamyona. Ama yüklediklerinden daha çoktu geride bıraktıkları....
Ağacın dalı kuvvetle yukarı kalkınca, yazık ki, Müslümanın derisi boynuna kadar soyulur ve onun bağırtısı o dağı inletirdi. Bu hali görenin ve duyanın da içi kan ağlardı. Bu sebeple bu kayaya “Bağırgan Dağı” adı verilmişti. “ (Nevvab, 1993: 11).