Attila fazilete hürmet göstermesini bilirdi. Ancak düşmanlarına karşı barbar idi. Düşmanlarına karşı mağrur ve kibirli davranır, fakat tebaası arasında gâyet halim ve alçak gönüllü hareket ederdi. Azamet ve debdebeden nefret eder, serveti kadınlarına ve kumandanlarına verirdi. Tebaasını gâyet severdi. Onların şikâyetlerini dinler, adâletli davranır, mallarına ve mülklerine tecavüz olunmasına, fakîrlere zulüm edilmesine izin vermezdi. Affi da çoktu. Hükmü altındaki kavimleri ağır vergilerle ezmezdi. Yabancılara korku ve dehşet telkîn etmekten hoşlanırdı. Buna da muvaffak olmuştur. Büyük bir aşk ile sevdiği savaşta Attila gâyet cesurca hareket eder, fakat çılgınca ataklara kalkmazdı. Büyük projeler yapar ve bunları uygulamaya muvaffak olurdu. Kendisinden pek çok korkan, hakkında âdilâne bir hüküm vermeyen yabancılar nazarında Attila bir canavar telakkî olunmuştur. Roma'da yahut İstanbul'da bir İmparator olsaydı bir kahraman diye telakkî edilirdi. Fakat çadırlar altında yaşadığı için düşmanları kendisini bir barbar gibi tasvir etmişlerdir. Dış görünüşüne gelince, Attila bir Kalmuk'a benzerdi. Güneşten yanmış bir rengi, büyük bir başı, yassı bir burnu vardı. Gözleri küçük, sakalı seyrekti. Geniş göğüslü, kısa boylu idi.
Sayfa 378 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
Cumartesi günü sabah beş gibi balkonda otururken, iki genç kadın karşı cadde yürüyorlardı. Beyaz açık kasa bir hyundai yavaşça durdu bir şeyler dedi. Kızların "ne diyorsun lan sen" bağrışına 7/24 açık dükkanların çalışanları koşunca araç hızlıca gözden kayboldu.
Çalıştığım dönem hemen hemen aynı saatlerde benzer bir olay işe giderken benim de başıma geldi. Benim yardımına koşanlarsa trans kadınlardı. Bineceğim otobüs durağına kadar gelmekle kalmayıp ben otobüse bininceye kadar yanımdan ayrılmadılar.
Esat Paşa Tiranlıdır. Toptani ailesindendir. Bölgede nüfuz sahibidir. II. Sultan Hamid'in Arnavutluk hakkındaki politikası, başta gelenleri elde etmek, bunlar vasıtasıyla Arnavutluğa hakim olmaktı. Nüfuz sahibi olanlara rütbe ve mevki vererek kendisine bağlamaktı.
Esat Paşa ve kardeşi Gani Bey Saray'a bağlı kalanlardandı. Abdülhamit, Esat Paşa'ya, Tuğgenerallik rütbesi vermişti. Esat Paşa okul ve tahsil görmüş bir asker değildi. Biraz Türkçe okuması ve yazması vardı. Nüfus ve güçlülüğünü yürütmek için, memleketinde ileriden beri suikastlarla işini yürütüyordu. Varlıklıydı, birçok yardakçısı da vardı. Oldukça zeki ve kurnazdı. Sultan Hamid'in saray usulü, idaresini taklid ederdi. Canına çoka düşkündü, suikastten pek korkardı. Hakikatte cesur bir adam değildi.
Sayfa 69 - Mas Matbaacılık, 1. Baskı: 3 Mart 1987 | Hazırlayan: GENELKURMAY ATASE
"Esat Paşa, İstanbul'un âşığıydı. Zevke ve eğlenceye düşkündü. Bir mevki sahibi olarak İstanbul'a gitmek hayaliyle yaşıyordu. Bu durumda Esat Paşa'dan bir fenalık gelmeyeceği zannediliyordu. Esat Paşa, İttihatçılara karşıydı, aleyhlerine çok çalışmıştı."