“Hayat öyle ya da böyle bir şekilde ilerliyor. Tüm bu sarsıntıların altından kalkma gücünü de veriyor, altında kalma güçsüzlüğünüde. Bir yerden kırılıyorken, bir yerden sağlamlaşıyorsun. Her şey o yüzden güllük gülistanlık değil, elbet çiçeklerin solacak ama bir gün açacaklar.”
Bir insanın nezaketi ve anlayışı tamsa, o insanla her şeyi konuşabilirsiniz. İçinizi açmak korkutmaz sizi. Karşısında kendinizi açıklama fırsatı bulursunuz. Ve bir insan her şeyden önce dinlemeyi biliyorsa, o insan anlamayı da bilir. Saygı duymayı da.
Ülke o kadar berbat durumda ki ağaca hassasiyet gösterince veya hayvanları doyurunca kahraman ilan ediliyorsun. Yapılması gereken şeylerin adını iyilik koymuşlar.
Bir kişiyle 6 yıl geçirebilir ve onu gerçekten tanıdığını asla hissetmeyebilirsin. Ya da birisiyle 6 gün geçirip, onu çocukluğundan beri tanıyormuş gibi hissedebilirsin... Hayat doğrusal değil.
Günaydın. Acayip bir çağda öyle bir çukura düştü ki insanlık, ah ki ne ah. Nurhan Suerdem aynı kitabında, "Kimse memnun değil hayatından, hepsinin düşünceleri, yorgunlukları, mutsuzlukları yüzlerinde asılı kalmış. Öylece bakıyorlar, uzaklara, cep telefonlarına, yere, ayakkabılarının uçlarına, yanındakinin kitabına." der. Boşa geçiyor günler sevgili okur. Aman... Var olun.