Mustafa

Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz.
Reklam
 Size verilen her şey dünya hayatının geçici zevklerinden ibarettir. Allah katında olanlar ise daha iyi ve daha kalıcıdır. Bunlar, iman eden ve rablerine dayanıp güvenenler içindir.  Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde dahi bağışlarlar.  Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar. ŞÛRÂ (36,37,38)
Sayfa 519
-Senden son bir ricam olacak. -Buyur. -Şu yandaki camide son bir defa sabah ezanı oku. Sonra git. Sesin bende kalsın istiyorum, içimde kalsın. Cihan artık dayanamıyor. Ne yaptığını bilemeden uzanıp Zehra'nın ellerini tutuyor. Doğrudan gözlerine bakarak: -Okurum tabii, okumaz mıyım. Bir adım marangoz, öbür adım müezzin. Sen de yüzüme bak. Gözlerime. -Bakıyorum ya! Öylece bakışıyorlar. Epeyce bir zaman. Sonunda gardiyan "vakit doldu" diyor. Zehra hemen kalkıyor, bu büyülü ânı yanında götürmek için arkasına bakmadan kaçar gibi uzaklaşıyor.
Sayfa 181Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cihan'ın bütün bu tahlillerinin altında bir çıban vardı. Kendine bile itiraf etmekten çekindiği bir çıban. Şeytan kanatıp duruyordu çıbanı. Çıbanın bir adı vardı elbet. Zehra. Kim o ? İpsiz Kemal'in artığı. Kullanıp attığı bir mendil. Mümtaz ne diyor ? Eğilip mendili yerden al, yıka, cebine koy diyor. Bunu Mümtaz mı diyor, şeytan mı diyor.
Sayfa 138Kitabı okudu
Gurbetin yalnızlığı çok zor be ninem çok. Buralara benzemiyor. Hele kimi kimsesi olmayanlar için. Günler geçer, kapını çalan olmaz. ... Pencere kenarına oturup yolunu gözlerdim. Düşünsene düşman bildiğim, önümde düşüp ölse kılım kıpırdamaz dediğim adamın yolunu gözlüyorum. Sadece bu dayanılmaz sessizlik, bu yalnızlık bitsin diye.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Seni anlıyorum. Seni seviyorum. Senden nefret ediyorum. Seni istiyorum. Sensiz yapamıyorum. Vesaire. Bütün bunların mânası her ferde, her âna, her şarta göre farklı farklıdır. Ama ne kadar garip. Umumi olarak kullanıp duruyor ve anlaştığımızı sanıyoruz.
Her savaş sonunda olduğu gibi mağluplar galiplerin hizmetine girdi. Onların ahlak ve âdetlerini benimsedi. Topyekûn olmasa bile kasaba'nın yeni nesilleri, kızlar şalvar giymiş olsa, oğlanlar kasketle dolaşsa bile fırsat bulduklarında yabancıların hayat tarzını taklide başladılar.
Geri18
127 öğeden 121 ile 127 arasındakiler gösteriliyor.