Vakit akşam, güneş batalı iki saat ya olmuş ya olacak... Köy evinin küçük bir odasındayız. Küçücük bir mum yüzümüzün yarısını aydınlatıyor sadece. Karanlıkta ben bir sedirde oturmuşum sen başını dizime koyup uzanmışsın. Ben saçlarını, ara ara da yanağını okşuyorum. Derken yük treni geçiyor ağır ağır. Yorgun teker seslerini dinliyoruz, odada çıt yok. Sessizliğimiz müthiş bir sohbetin en sıcak yerinde...