Kitap okumak yaşananları köşe başından izlemek gibi. Yandaki bankta dinlemek. Kitabın kendisine aşık olmak belki hissettiğim. Okumasamda elimde tutmak, çantamda taşımak, dizime koymak başka nasıl açıklanabilir. Aşk bu sanki. Roman okuyup şiire gönül vermek. Kahve yapıp içmeyi unutmak. Okumanın kendisi aşk. Kurşun kalemle altını çizmek, sayfayı katlayınca kolunu kırdın gibi hissetmek. İnsan uzak geliyor kitaba daha çok düştükçe, hiç zararınıda görmedim hani. Hikayeyi bırakıp ayracı koyup kitabı kapattığımda aklımdan çıkmayan "acaba şimdi öteki sayfada ne oluyor? Ne dedi?" başka ne ola ki. Aşk bu değil mi? Boş zamanında okumak değil okumak için zaman ayırmak. Hayata koşarken uzak kaldıktan sonra eline alınca özlediğini hissetmek. Kim yazmış olursa olsun, ne yazmışsa, kapağı soluk, sayfaları eskimiş, sıkılarakda olsa yada dolu dizgin bir heyecanla. Merak etmek, özenmek, özlemek, kıyamamak. E işte bu düpedüz Aşk.
Yoksa aşk başka birşey mi?
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.
Bir sarı yaprak gibi
YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK
Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni, bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bitmedi daha, sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.  Ne dudaklarda yarım şiirler Ne solmuş aşk ve deniz Uçurumlarda direnen güller Törenlerle yakılmıyordu henüz Dimdik ayaktaydı bitimsiz