Nazlı

200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yaşanmamış bir hayattan daha üzücü ne olabilir? Yaşam size ne getirir bilemezsiniz ama sizden ne götüreceğini siz belirlersiniz. İnsanız. Yanlışlarımızla doğrularımızla, başarılarımızla başarısızlıklarımızla, sevdiklerimizle sevemediklerimizle, yaptığımız ve var olduğumuz her şeyde her an gelişiyor ve büyüyoruz. Bazen canımız o kadar acıyor ki hayata küsüp büyümeyi ve gelişmeyi unutuyoruz. Oysa varlığımızın en anlamlı kısmı hatalarımızdan, tecrübelerimizden ders alarak gelişmek, ilerlemek ve en büyük besinimiz sevgiye her zaman yer açmaktır. Unutmayın, hiçbir zaman, bir daha sevemeyecek, yeni bir hedefin peşine düşemeyecek, yeni hayaller kuramayacak kadar yaşlanmayacaksınız. Hâlâ nefes alıyorken yaşamdan istediğinizi alın. Neden yanlış kişiye âşık oluruz? Neden kimseye hayır diyemeyiz? Neden ilişki kurmaktan ve bağlanmaktan korkarız? İlişkilerde kaybettiren davranışlar nelerdir? Sevdiğiniz kişiyi evliliğe nasıl ikna edersiniz? Nasıl kendiniz olursunuz? Özgüven nasıl kazanılır? Geçmiş travmalarla nasıl başa çıkılır? Hayatınızı nasıl değiştirirsiniz? Mutluluk yanılsama nedir? Neden hep mutsuz hissederiz?
Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir
Düştüğünde Kalkarsan Hayat GüzeldirEsra Ezmeci · Destek Yayınları · 20195bin okunma
Reklam
275 syf.
7/10 puan verdi
·
16 günde okudu
... yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak... tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bilincinde, Yine de her sabah yeni bir güne açtığı gözlerini hemen kapayası geliyor. Arkadaşları ilaç kullanmasını öneriyor. Oysa Linda'nın istediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek... Çünkü yaşamak sevmektir. Paulo Coelho Aldatmak'ta diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir.
Aldatmak
AldatmakPaulo Coelho · Can Yayınları · 20148bin okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Ne güzel bir şeker portakalı fidanıymış bu! Hem bak, dikeni de yok. Pek de kişilik sahibiymiş, şeker portakalı olduğu ta uzaktan belli. Ben senin boyunda olsaydım başka şey istemezdim." Ama ben büyük bir ağaç istiyordum." "İyi düşün, Zezé. Henüz gencecik bir fidan bu. Bir gün koca bir ağaca dönüşecek. Seninle beraber büyüyecek. İki kardeş gibi iyi anlaşacaksınız. Dalını gördün mü? Bir tanecik dalı olsa da sanki özellikle senin binmen için hazırlanmış bir ata benziyor." Brezilya edebiyatının klasiklerinden Şeker Portakali, José Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı kabul edilir. Yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé'nin yoksulluk, acı ve ümit dolu hikâyesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır. Beş yaşındaki Zezé hemen her şeyi tek başına öğrenir: Sadece bilye oynamayı ve arabalara asılmayı değil, okumayı ve sokak şarkıcılarının ezgilerini de. En yakın sırdaşıysa, anlattıklarına kulak veren ve Minguinho adını verdiği bir şeker portakalı fidanıdır... Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek romanlarında izleyebilirsiniz.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Altmış yaşında olmak nasıl bir duygudur? Okurlarımızın daha önce Kimseyi Öldürmedi Benim Babam ve Nereye Gidiyoruz Baba? adlı kitaplarıyla tanıdığı Jean-Louis Fournier, altmış yaşına bastığında kaleme aldığı Son Siyah Saçım'da bu yaşın iyi ve kötü yanlarını kendine özgü (kara) mizahıyla anlatıyor. Üstelik, akranı ihtiyar delikanlılara cesur öğütler vermekten de geri durmuyor: Karakterli olun ve hep 1 rakamı gibi dik durun, küçük ve eski bir C gibi büzük olmayın. Saygısız olun, skandallara imza atmaktan çekinmeyin. Dikkatli olmasanız bile meraklı görünün. Sözlerinizi sakınmayın, küstah olun. Dişleriniz olmasa bile Isırgan olun.Onurları ve Onur Madalyası'nı kabul etmeyin. Kumarhaneye gidin ve birikiminize oynayıp bütün paranızı kaybedin...
Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler
Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı ÖğütlerJean-Louis Fournier · Yapı Kredi · 20121,104 okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
"80 yıl sonra artık bekleyecek sabrım kalmadı. Daha yola çıkmadan varmak istiyorum. Her şeyin hemen olmasını istiyorum ama hiçbir şey olmuyor. Sürekli bekleme halindeyim; bir mektubu, çalmayan bir telefonu, geç kalan birini bekliyorum hep; hiç huzurum kalmadı." Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık, zaman, sabır(sızlık), aciliyet ve beklemek üstüne bir elkitabı adeta. Fournier ebedi yalnızlığa mahkûm olmuş ruhlar için edebi katkılar yapmaya devam ediyor.
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık
Bekleyecek Vaktim Kalmadı ArtıkJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20222,252 okunma
Reklam
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
"Küçüklüğümde ne zaman bir şeyler yazsam ya da bir resim yapsam, iyi olmuş mu diye anneme sorma ihtiyacı duyardım. Ondan icazet almam şarttı. Kendisi hakkında yazmamla ilgili bugün ne düşünürdü acaba? Tedirginim, belki de kitabı sevmeyecek. Alkolik kocasından bahsedilmesinden gina gelmiş olmalı. Ketum ve çekingen olan kendisinden, hayali hastalıklarından, kederinden bahsedilmesini istemiyordur. Satır aralarını okumayı bilecek, bu kitabın bir ilanı aşk olduğunu, öğretmenimizin Anneler Günü için dikte ettiği övgü sözleri hariç, onu sevdiğimi asla söylemeyen benim hatami telafi ettiğimi anlayabilecek mi? Bunları onu yeniden yaşatmak için yazdığımı anlayabilecek mi? Çünkü onu özlediğimi." Jean-Louis Fournier'den yeni bir aile anlatısı daha. Kuzeyli Annem tıpkı diğer Fournier kitapları gibi: sade, şiirsel ve sarsıcı...
Kuzeyli Annem
Kuzeyli AnnemJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20171,577 okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Hey! Buraya bakın! Mösyö Fournier öldü. Ama hissetmeye, hatırlamaya ve anlatmaya devam ediyor. Cesedi otopsi masasında. Hâlâ yakışıklı. Üstelik mizah anlayışından da hiçbir şey kaybetmemiş.
Otopsim
OtopsimJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20191,640 okunma
84 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
"Bir sabah, çok erken vakitte, annem odama geldi, 'Sanırım baban öldü' dedi. Yine mi...' dediğimi hatırlıyorum. Kalkmak istemiyordum, yorgundum ve yorganın altına girdim. Babamı o kadar kör kütük sarhoş görmüştüm ki, gerçek bir ölüyle kör kütük sarhoş biri arasındaki farkı bilemiyordum. Sonra babam doktordu ve bir doktor ölemezdi. Annem, 'Bu seferki gerçek. Hadi kalk' dedi. Kalktım. Odasına gittim. Yatağın yanı başına düşmüş, ağzı kan doluydu. Beni azarlamadı, gerçekten ölmüştü." 2008 Prix Femina ödüllü Jean-Louis Fournier'den otobiyografik bir anlatı. Bir çocuğun gözünden kahraman, koruyucu, şakacı, alçakgönüllü, sorunlu bir imge: Baba.
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim BabamJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20093,106 okunma
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Anormal bir çocuğun pek de eğlenceli bir hayatı yoktur. Her şey en başından kötü başlar. Gözlerini ilk açtığında, beşiğinin üzerine eğilmiş, ona bakan iki mahvolmuş yüz görür. Baba ve Anne. Şunu düşünmektedirler: 'Bunu biz mi yaptık?" Pek de gururlu değildirler. Bazen sorumluluğu birbirlerine atarak ağız dalaşına girerler. Soyağaçlarında bir yerlerde saklanmış alkolik bir büyük büyükbaba ya da yaşlı bir amca arar bulurlar. Bazen de ayrılırlar." Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam'la (YKY, 2009) sıra dışı bir baba figürünün gölgesinde geçen çocukluğunu anlatan Jean-Louis Fournier, bu kez "sıra dışı çocuklar"a sahip bir baba olmanın deneyimini paylaşıyor. Fournier'ye 2008 Prix Femina ödülünü kazandıran Nereye Gidiyoruz Baba? hayatı olduğu gibi kabul etmenin bunaltıcı sınırlarında gezinen ironik bir anlatı.
Nereye Gidiyoruz Baba?
Nereye Gidiyoruz Baba?Jean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20093,047 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
"Yalnız olmaktan bıktım artık, bıktım her geçen gün daha yalnız, daha yaşlı, daha çirkin olmaktan. Bunların başıma geleceğini bilseydim hiç yaşlanmazdım. Yazın en sıcak günleri, boğuluyorum sıcaktan, hükümetin yaptığı sert uyarılara rağmen yakınlarım artık yakınım değil de uzaktan tanıdıklarım oldular- arayıp yeterli miktarda su içip içmediğimi sormuyorlar. Herkes beni terk etti, on yıl önce karım Sylvie, kısa bir süre önce de küçük kedim Salomé, bir başka deyişle hayatımı sürdürmeme yardımcı olan herkes beni terk etti. Evim artık benim için fazla büyük ve karşı komşularımın panjurları da sürekli kapalı." Tek Yalnız Ben Değilim Jean-Louis Fournier'nin en melankolik, en hüzünlü ve belki de en vurucu anlatılarından biri. Fournier, kara mizahı kaleminden eksik etmeden, mağazada unutulup annesini bekleyen bir çocuğun huzursuz masumiyetiyle anlatıyor yalnızlığını.
Tek Yalnız Ben Değilim
Tek Yalnız Ben DeğilimJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20213,853 okunma
Reklam
517 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Jack London'ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl başında sosyal ve ideolojik meseleler ağırlıklı içeriğiyle Amerikan edebiyatında büyük ölçüde kabul görmüştür. London farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını gözlerimizin önüne sererken, statü ve servetin Amerikan toplumundaki hayati önemine işaret eder. Romanın ana temalarından biri, başarı ve refah yolunun sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkese açık olduğu şeklinde özetlenebilecek Amerikan Rüyası'dır. Ya da bu idealin yarattığı muazzam hayal kırıklığı... London, romanı bir sanatçının çıraklıktan olgunluğa geçiş sürecini işleyen Künstlerroman geleneğinde yazmıştır. Martin'in aşkı uğruna eğitimsiz genç bir işçiden başarılı ve rafine bir yazara dönüşüm mücadelesini anlatır. Kahramanı hedefine ulaştığında ise motivasyonunu ve heyecanını çoktan yitirmiş, trajik bir sona doğru sürüklenmektedir artık..
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,1bin okunma
72 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Jack London, 1912 yıl ında İngiltere'de Landon Magazine'de yayımlanmaya başlayan KIZll Veba yapıtıyla "kıyamet sonrası" edebiyatın öncüleri arasına girmiştir. Nüfustaki, bilim ve teknikteki, ekonomideki sıçramaların büyüsüyle gözlerin kamaştığı bir çağda yazar, uygarlığım ızın kırılganlığını anımsatır. Yapıtı milyonlarca insanın doldurduğu şehirlerin ve kırların ıssızlığa teslim oluşundaki hızı bütün çarpıcılığıyla ortaya koyar. Yalnızca nüfusun değil, bilginin, üretimin, hatta dilin yitirilişi, eski uygarlıkla köprü olan bir profesörün gözünden yeni insanlığa anlatılır. Peki yeni insanlık bu ihtiyara kulak verecek midir? KızıI Veba'da yirminci yüzyılın başından yüz yıl sonrasına, 2010'lar dünyasına bakan Jack London'ın öngörülerindeki keskinlik, kitabı bir klasik olmanın ötesinde, günümüz için hala canlı bir eleştiri kılıyor.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,8bin okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ben hâlâ, ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, 'yaşayan bir cesetten' başka bir şey değildim." Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, intiharından hemen önce tamamladığı, Japonya'nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken'de topluma dahil olmayı beceremeyen, her şeyi eline yüzüne bulaştıran, çevresindeki herkesi hayal kırıklığına uğratmaya mahkûm bir ötekinin acıklı hikâyesini anlatıyor. Dazai'nin yaşamıyla çokça paralellik taşıyan romanda, kendini çocukluğundan beri bir başarısızlık abidesi olarak gören, aristokrat bir ailenin oğlu Oba Yozo hem evde hem de okulda büründüğü “soytarı" rolüyle var olmaya çalışır. Bir itiraf niteliğindeki üç bölümden oluşan hatıratında alkolizmle, geyşalarla, sonuçsuz kalan intiharlarla dolu, “utanç" yüklü yaşamının günahını çıkarır. İnsanlığımı Yitirirken, Osamu Dazai'nin uzun yıllara yayılan edebi intihar mektubunun son bölümü.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202334,6bin okunma
90 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis'e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l'Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852'de Louis Bonaparte'ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi. Cezası 1859'da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870'te Fransa'ya döndü. 1871'de Paris Komünü'nü desteklemese de komüncüleri savundu. Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir Idam Mahkumunun Son Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame'in Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121,4bin okunma
208 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Grigori Petrov, yayımlandığı dönemde Balkanlarda olduğu kadar genç Türkiye'de de büyük bir ilgiyle karşılanan Beyaz Zambaklar Ülkesinde eserinde, uzun yıllar ulus kimliğine sahip olamamış, işgaller, toplumsal eşitsizlikler, yoksulluk ve türlü güçlüklerle boğuşmuş küçücük bir ülkenin her yönden kalkınmasının hikâyesini büyük bir hayranlık ve sevgiyle anlatır. Bir avuç aydının kılavuzluğunda halkın her kesiminden insan, aydınlar, işçiler, köylüler, sanatçılar, zanaatkârlar, eğitimciler örneğine az rastlanan bir çabayla küçük ülkelerine, uluslarına sahip çıkarlar. Grigori Petrov da sonuçlarını bizzat gördüğü bu çabayı, birlik ve beraberliğin, ulus bilincine sahip olmanın değerini, masalsı üslubuyla eserinin hemen her sayfasında vurgular. Petrov'un Bulgar aydınlarına ithaf ettiği, onlar için bir kılavuz olarak tasarladığı bu özgün eser, Türkçeye ilk kez 1928 yılında Bulgarcadan çevrildi. O tarihten beri defalarca basıldı, pek çok kez yeni çevirisi yapıldı, harp okullarından köy okullarına kadar genç Türkiye'nin öğretmenlerine, aydınlarına da kılavuz oldu. Günümüzde okuryazarlık oranı yüzde yüze varan, eğitim ve öğretim sistemiyle, halkının mutluluğuyla diğer uluslara örnek olan Finlandiya'nın "kuruluş" hikâyesi Beyaz Zambaklar Ülkesinde eserinden alınacak pek çok ders ve ilham var hâlâ...
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 2017100,1bin okunma
40 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.