Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Fevrin
Fevrin
@Nirvef
28 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Yeşilin Kızı Anne - Avonlea
ANNE’in maceraları hız kesmeden devam ediyor. O çok sevdiğimiz küçük kız şimdi büyüdü ve genç kızlığının ilk adımlarını atarak o güzel geleceğine emin adımlarla yürüyor.. hatta o kadar hızlı ilerliyor ki öğretmen oluyor Anne ..
Tahmin edileceği üzere kendine has yöntemleri ile çok güzel öğrenciler yetiştiriyor. Her birinde fazlasıyla hakkını veriyor. Ve bunların hiçbiri hayal gücünden, hikâyeler yaratma aşkına engel olmuyor. Hem kendi benliğinden asla ödün vermeden hem de sorumluluklarının farkında olarak bir kadın olma yolunda ilerliyor Anne..
Birçok yeni karakter ile tanışıyoruz bu kitabımızda. Her birinin has hikayeleri ve hepsinde Anne in dokunuşları ile mest ediyor bizleri yine.. Seri devam ediyor, tatlı ve huzur veren kitaplar arada iyi geliyor açıkçası.. Sizde Anne’in o muhteşem hayal dünyasına davetlisiniz elbette.. İyi okumalar.. :)
Okuduğumuz tüm kahraman hikâyeleri hep kötü adam gelir ortalığı karıştırır, muhteşem kahramanlarımız olaya el atar, kötü adamı yener ve mutlu son şeklinde biter. Biter ama zafer kazanıldıktan sonra neler olduğu hiç anlatılmaz. Sonsuza kadar mutlu yaşar klişesine inanılır.
Seçilmiş Olanlar ’da işte bu kısım anlatılıyor. Dünyayı kurtardık evet ama şimdi ne olacak? Kahramanlar hep dört dörtlük, her şeyin altından kalkabilen, hayatı muhteşem yaşayan kişiler olarak aktarıldı. Hiçbir zaman olayları iç yüzüne ayrıntılı bir şekilde bakılmadı. Çünkü onlar adı üstünde kahramandı. Onların üstüne yüklenilen sorumluluklar, yapmak zorunda bırakıldıkları durumlar ve niceleri hiçbir zaman düşünülmedi. Bu eserde kahramanların kendi iç dünyalarına derinlemesine giriş yapılıyor. Aslında olayların hiçte anlatılıp geçildiği ve yüceltildiği gibi olmadığı ortaya çıkıyor. Veronica Roth olayları ve insan psikolojisini öyle güzel ele almış ki olayları nokta atışı yaparak bize aktarıyor ve anlamamızı sağlıyor.
Yalan söylemeyeceğim başta okurken çok ilgi çekici gelmedi, hatta çok durgun geçti bana göre kitap. Ama yazarın da anlatmak istediği bu yaşanılan zorlukları aktarabilmek okuyucuya. Bir röportajında da aynen bu şekilde açıklamış eserini Veronica Roth. Hatta Uyumsuz serisini yazmasaydım bu eser ortaya çıkmayacaktı diyor. Veronica Roth’ u özleyenler için tavsiye edilesi bir eser. Şimdiden iyi okumalar.. :))
Dune serisini duymayan kalmadı sanırım. Benim de uzun zamandır merak ettiğim bir seriydi. Filminin çekildiğini öğrenince mutlaka çıkmadan okumalıyım diyerek aldım. İyi ki de öyle yapmışım sadece fragmanından bile birçok farklılık göze çarpıyor. Merak edeniniz varsa da bir an önce kitabını alıp okumanızı tavsiye ederim.
Kitabımızın konusuna gelirsek, bütün olayların başlangıcı Dune olarak bilinen Arrakis gezegeninin başına Haekonnen Hanedanı yerine Atreides Hanedanı’nın getirilmesi. Başta herkesin odak noktası Dük Leto. Çünkü kimse nasıl yönetim sistemi getireceğini bilmiyor. Aynı zaman birçok kişinin canını sıkıyor bu durum. Ama gözden kaçırdıkları biri var oğlu Paul.
Olayların başları oldukça durgun gibi olsa da yaşanılan evreni çok güzel tanıtıyor bizlere yazar. Dune’un çöl gezegeni olması bizim şu an ki yaşadığımız dünya dan ya da yaşadığımız bu rahat yerden oldukça farklı bir yaşam biçimine sahip. Tek odak noktaları su. Çünkü her bir damlaya muhtaçlar. Bu da bizlere olağanüstü bir yaşam biçimi ve teknoloji sunuyor.
İnsanların birbirleriyle iletişim şekli de oldukça garip. Bütün evren birbirlerine tuzak kurmaya, her birinin açığını aramaya o kadar alışmış ki herkes hep diken üstünde. Sıradan bir akşam yemeği davetinde bile bir topun sekmesini seyreder gibi izliyorsunuz olanları.
Bilimkurgu kitaplarını normalde okumakta zorlanan biri olarak Dune’a bayıldım. 700 sayfalık kitabı buraya sığdıramam elbette ama farklı bir evrene yolculuk insanı her zaman cezbeder.
İkinci kitabına da yakında başlayacağım. Aklınızda varsa okumak hemen şans verin. Şimdiden iyi okumalar..
Okur Takip Önerileri
Merhabalar
Zülfü Livaneli’nin okuduğum ikinci kitabı Serenad.
Eser birçok kişi tarafından güçlü ve derin dram içeren bir aşk hikayesi olarak görülse de benim için birçok önemli konuları ele alan bir yapıt.
Aslında eserin yorumunu geçen hafta girecektim ve yazdığım yorumu bilgisayarım sevmemiş olacak ki sildi. Ama her şerde bir hayır vardır
Sahte Balayı - Christina Lauren
Christina Lauren çok sevdiğim bir ikili ve yıllar sonra yeni eserlerini okumak çok mutlu etti beni. Harika serilerini kaç kez, tekrar tekrar okumuşumdur kim bilir. Umarım daha çok kitapları çevrilir.
Christina Lauren her zamanki akıcı ve tatlı komik diliyle okuyucuyu kendine çekiyor. Bu sefer daha çok romantik komedi ağırlıklı ilerlemeyi tercih etmişler. Ufak klişeler olsa da kurgu çokça sevdiriyor kendini. Ben çok özlemişim Christina Lauren ikilisini. Umarım çok fazla beklemeden diğer eserlerini de okuma fırsatı buluruz. Keyifli okumalar.
Uzun zamandır merak ederek okuduğum bir eser. Eser 4 kız kardeşin büyüme süreçlerini, karakterlerinin zamanla oturtmalarını, hayallerini anlatıyor. Yaşadıkları dönem iç savaşın yaşandığı dönem ve babaları da ülkelerini korumak için savaşa gittiğinden yoksulluk ile savaşıyorlar. Tek amaçları annelerinin sözünü dinleyip yaraşır birer evlat olmak olsa da sorunlar tabi ki peşlerini bırakmıyor. Kardeşlerin en büyüğü Meg ne kadar ağırbaşlı evinin hanımı olacak bir kız olsa da eski zengin günlerinin özleminden kurtulamıyor. Jo en asileri, tüm dünyası kitaplar ve erkek gibi olmak istemesi. Beth en masum ve en duygusalları. Amy en küçükleri ve şımarıkları. Birbirinden farklı bu dört kız kardeş bir araya geldiğinde başaramayacakları hiçbir şey yok. Özellikle aileleri söz konusu olduğunda. Tatlı ve komik bir dille yazılmış olan bu eser sizi hem güldürecek hem ağlatacak hem de düşündürecek..
Stefan Zweig ‘ın yine okurunu içine çekip bambaşka bir bakış açısı ve karşılaşılamayacak üç olay örgüsüne tanıklık etmemizi sağladığı eserlerinden birisi “Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor” . Üç hikaye barındıran eser ilk hikayesinde kitabında adını taşıdığı Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor, ikincisi Üçüncü Güvercinin Hikayesi ve üçüncüsü ise adaletli olmak isteyen bir adamın, gittiği yolları ve uyguladığı yöntemleri, huzur ve adaleti bulma çabasını anlatıyor. Ne kadar Zweig eserlerini okursak okuyalım her seferinde ayrı bir duygunun yoğunluğunu yaşatıyor okuruna, bu bir gerçek. İlk hikayesinde Yakup Peygamber in eşi Rahel ile Tanrı arasında yaşanan böyle bir ilahi veya doğaüstü olarak adlandırılan olayı bu denli etkili anlatabilmesi kalemine ve zekasına tekrar hayran bıraktırıyor. Lakin üçüncü hikayesi oldukça Halil Cibran’ ın kalemini anımsatıyor. Birçok yönden karakterleri ve diyalogları oldukça benzer Cibran’a. Yazarı bilinmeden okunsa Zweig düşünülemeyebilir bile. Bu yönden oldukça şaşırtıcıydı. Onun dışında hikayenin her türlü insanın kendini sorgulayıcı tarafını es geçmemek gerek.
- İster akşam yatmadan önce biraz kendinize vakit ayırdığınızda ister gündüz bir kahve veya çay eşliğinde okuyun bu eseri, 1-2 saatlikte olsa sizi bambaşka bir yere götürüp keyifli bir zaman yaşamınızı garanti ediyor. Şimdiden keyifli okumalar ..
Normal İnsanlar İnceleme
Normal İnsanlar kitabı günümüz popülaritesine oldukça sahip olan bir eser. Bunun nedeni seven ve sevmeyen insanların sayısının oldukça fazla olması. Arada kalanlar da var elbette. Bende sanırım arada kalanlar kesimindeyim.
Eser iki okul arkadaşının liseden üniversiteye geçen dönemi ele alıyor. Bu dönemde yaşadıkları ilişki, okul, arkadaşlık ve aile durumları anlatılıyor. Bütün olay örgülerinde karakterlerin davranışları bir kesimde oldukça gerçekçiliği gösteriyor. Bildiğimiz güzel kız yakışıklı oğlan klişesi olsa da genç kurgu kitaplarında olan abartılı ilişki anlayışları yok. Bu beni sevindiren ve esere çeken kısmı oldu. Yazılan diyaloglarda verilen cevaplar ve konuşma şekilleri bana daha çok gerçek hayatta yaşanılan şeklini verdi. Birçok yerde “ Ne oldu ki şimdi burada?” dedirtse de kendini okutturuyor okura. Çünkü karakterleri tam olarak asla çözemiyorsunuz. Nerede, ne yapacağı asla belli olmuyor. Bu da size sırada ne olacak merakı oluşturuyor.
Eserin ismi olay örgüsünün hakkını gerçekten veriyor. Kitabı bitirdiğiniz de aslında olanlar bu dedirtiyor. Çünkü gerçek hayat sürekli okuduğumuz (en azından benim okuduğum) o muhteşem tanışma, birden çok aşık olma, kıskanma, klasik yaşanan kavga bölümü ve sonra barışıp sonsuza kadar mutlu yaşadılar şeklinde olmuyor. Hepimiz de bunu biliyoruz.
Çok akıcı olmasa da eser, aslında hayatın bu tarzlarda yaşanıldığını anımsatıyor bizlere.
