Nilay
@Nlyy5
Öğrenci
Lisans
31 okur puanı
Haziran 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Sabitlenmiş gönderi
Niçin, sen artık dünkü sen değilsin? Niçin, biz bugün ikimiz de kıymetli bir şey kaybetmiş gibiyiz?
Ancak Floransa'nın büyüklüğü güçlü askeri ve siyasal niteliklerinden ötürü değildir. Onun önemi tüm insanlığa sunduğu uygarlık örneğinde ve yüzyıllarca sanat, ekin, yazın, ve felsefede Avrupa tarihine yapmış olduğu katkılarda yatar.
Okur Takip Önerileri
Türkler deyince Orta Asya'dan gelmiş, cahil cühela, ata binip kurut kavut yiyen, koyun güdüp yağma yapan insanlardan bahsedildi bizlere. Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen, din diyanet bilmeyen, yarı vahşi insanlar anlatıldı. Hâlbuki daha Anadolu'ya girer girmez bu insanların ortaya koydukları ilk eserleri görmek bile bunların doğru olmadığını açıkça gösteriyor.
Diyarbakır'ın ne kadar kadim bir şehir olduğunu bilmeyen yoktur. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'de en uzun anlattığı şehir Diyarbakır'dır. Diyarbakır eski medeniyetlere ve dinlere merkez olmuştur. Evliyamız, "Diyarbakır'da iki peygamberin kabrini ziyaret ettim" demekte ve isimlerini vermektedir. Bunlardan biri Yunus Peygamber'dir.
Avrupa cenahında Paris, Salerno ve Oxford şehirleri başta olmak üzere pek çok üniversite, Nizamiyelerden etkilenmiştir.
Nizamiyelere müderris seçimi o kadar titizlikle gerçekleştiriliyordu ki bu konuda hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmıyordu. Bu okullara adını veren Nizamülmülk'ün oğlu Müeyyendülmülk bir ara kendi resimlerini bir âlim zatı okula tayin ettirmişti. Bu olaya itiraz eden Nizamülmülk, hemen olaya müdahale ederek bu tayini geri çektirdi.
Tuğrul Bey'in Rey'de saray inşa ettirirken söylediği şu sözü meşhurdur; "Kendime bir köşk yaptırıp yanına bir cami inşa ettirmezsem Allah'tan utanırım."
Sünni İslam'ın hamiliğine adanmış olan bu Türk-İslam devleti, şahsi fütuhatlar yerine manevi dünyayı tercih etmişti, işte en başından beri Selçuklu'nun din anlayışı buydu.
Onlar Anadolu'ya, sonraki bölümlerde konuşacağımız Moğollar gibi girmedi. Asarak, keserek, katliam yaparak, yağma ve talan için gelmediler. Girdikleri topraklarda güven telkin ediyor, huzuru koklatıyor, kalplere hitap ediyor ve bastıkları ortamlarda kalıcı oluyorlardı.