Uzaktan bakınca, renklerden, lekelerden ve ışıktan ibaretti kâinat. Anlam denen yük, yaklaştıkça ağırlaşıyordu. Bense ne uzaktan bakmanın ferah fahur saadetini, ne de yeterince yaklaşmanın semih ferasetini yaşayabiliyordum. Nerede duracağımı da, nereye bakacağımı da bilmiyordum. Buydu işte kadim trajedim, belki esas ıstırabı da bu yüzden duyuyordum.