Merhaba sevgili okurlar, takip ettiğim okurların sayısını azalttım, 30 kişi kaldı. 700 kadar takipçim var. %90'ını ben eklemedim zaten geri takip etmiştim zamanında. Özelden birkaç kişi resmen trip atıyor "takipten çıktığını söyleseydin ben de çıkardım" minvalinde. Buradan ilandır. Okuma zevkini ve alıntılarını sevdiğim, kendime yakım bulduğum kişileri takip edeceğim. Beni takip edip etmemesi umrumda değil. Şu sosyal medya "takibe takip" saçmalığından bir kurtulsak mı artık... Hele ki 1k uygulamasında fazla takipçisi olanla reklam anlaşmaları falan mı yapılıyor? Neyse, isteyen beni de takipten çıkabilir, özelden yazmakla uğraşmalarını istemem 🙋♀️
Bir inancı ve görüşü temsil eden kişinin zaaf ve eksiklerini,
Temsil edilen inancın, ideolojinin ve görüşün noksanı ve arızası olarak kabul eden bir kişi,
O inancın doğrularına ulaş(a)madığında bu hata ve etiketlemede ki asıl suçlu kimdir ve neden ?
Hediye şu ; Bu soruya verilecek ters köşe ve zihin açan yoruma 3 kitap
Temsil eden suçlu. Uçsuz bucaksız, sınırları belirsiz, ihtiva ettiği gizli güzelliklerin tamamının bilinmesine imkan olmasa da şöyle bir dışarıdan bakarak bile huzur bulduğunuz bir deniz düşünün. Masmavi, derinliklerinde nice hayat barındıran... Bu denizin kumsalında bir arkadaşınızla yürüyüş yapmayı planladınız. Arkadaşınız bu denizi ilk defa görecek ama yürürken bir baktınız donlu, sararmış fanilalı, kıllı kunduralı amcalar, abiler denize giriyor. Hatta öyle bir doluşmuşlar ki deniz görünmüyor, nereye baksan seher yıldızı çamaşırlı dayılar. Arkadaşın başlıyor sövmeye. Bu mu anlata anlata bitiremediğin deniz, diye. Sen aslında öyle olmadığını anlatmaya çalışsan da dayıların sesi, gürültüsü seni bastırıyor. Halbuki az daha ilerleyip kendinize sessiz, sakin bir kıyı bulsanız ya da bir tepeye çıkıp kalabalıktan uzaklaşıp denize yukarıdan baksanız her şey daha net ama etiketi yapıştırmak kolay, sökmek zordur.
O kadar çok kitap okuyorsun, o kadar sayfa yutuyorsun, sorguluyor ve eleştiriyorsun ama hiçbir şeyi değiştiremiyorsun. Kira artışlarını, gıda fiyatlarını, doğalgaz zamlarını, giyim kuşam masraflarını velhasıl hiçbir olumsuzluğu önleyemiyor ve enflasyona kurban gidiyorsun. Ama gerçeklerden kopuk sanal bir moron gibi fetişist ruhunla kitaplarınla mutlusun, insanlardan uzak kitaplara yakın yalnızlık metaforunla evinde kitaplar seni bekliyor değil mi? Ne değiştiriyor çok okuman? Neye yarıyor ki kendini kandırmaktan başka?
Okuyarak "kendimizi" değiştiriyoruz bence, başka bir amaç yok. İlim kendini bilmektir ya hani, önce ve sadece kendimizi iyileştirmeye yarar okumak. Sayımız artarsa belki kendiliğinden gerçekleşir bu saydıklarınız. Yoksa "ben okuyorum, çağ atlamam lazım da bu sefil cahiller paçamdan asılıyor" gibi bir tutumdaysak zaten hamızdır daha :)
Okuyarak kendini geliştirip bazı şeyleri de sorgulamamız lazım ama. Sadece ben ben diyip okuyanlara bu eleştirim ve hiçbir şeyin farkında olmak istemeyenlere.