“Bilemem susarak ölmek mi hüner?
Lisan çıldırıyor, dil nasıl döner?
Ondan son iz uzak, uzak bir fener.
Öldü mü? Çatlarım, yine inanmam!
Diriye yanarım, ölüye yanmam!”
Tarihte gezinti yapmak isteyenlere keyifli anlar yaşatan bu eser, edebî bir tarzda kaleme alınmış. Her yaş grubundan insanın keyif alarak okuyabileceği türde...
Ebu'l Hasen en-Nedvî'nin en beğendiğim eserlerindendir. İki takdim ve bir takrizle övülmüş bu esere bendeniz de -editörlüğünü yaptığımdan dolayı- Allah'a hamd olsun ki takdim yazmak nasip oldu.. Eserde en çok dikkatimi çeken husus ise, batının kötü âkıbeti örnek gösterilerek Müslümanların kendilerini kurtarması gerektiği belirtilmekte.
Devletlerin çöküş ve ayakta durma sebepleri, Müslümanların ve özellikle Türklerin vahşi Avrupa karşısında nasıl bir medeniyet sergilediği, İslâm dünyasının yüzakı kâşifler vs... ve daha pek çok konu. Etkilendiğim oldukça doyurucu bir eser. İleri seviyede okuyucular için tavsiye edebilirim.
Alabildiğine derin ve gizli fert hayatı, alabildiğine geniş ve açık cemiyet hayatiyle, iki taraf da kendi öz değerinden hiçbir şey kaybetmeksizin nasıl kaynaşabilir diye sorarsanız, cevap hazırdır: Ancak İslâm’ın potasında kaynaşabilir!
Gittikçe büyüyüp her şeyi içine alan
daireler gibi yaşamaktayım hayatımı.
Başaramayacağım belki sonuncusunu tamamlamayı,
ama yine de denemektir istediğim.
Sadece ülkemizde değil, 19. asır sonlarından, günümüze kadar dünyanın, üzerinde en çok konuşulan birkaç şahsiyetinden biri olan Sultan II. Abdülhamid'le ilgili bu araştırmada, dönemin kendi kaynaklarına ağırlık verilerek, objektif bir çalışmanın ortaya konulmasına gayret edilmiş.
Aslında bir hatırat olan bu kitabı okurken roman tadı almıştım. Ama o bildiğiniz romanlardan değil tabii ki… Kitabın yazarı İslâm'ı seçmiş Danimarkalı bir gazetecidir, fakat kitabın sonlarına doğru aslında O'nun bir kahraman olduğunu anladım, çünkü birçok insanın cesaret edemeyeceği ölümle burun buruna tehlikeli bir yolculuğa O sırf İslâm öğretilerini ve Arap kültürünü daha yakından tanımak için katlanmış biri... Ayrıca yazar, merhum Ömer Muhtar'ın ve bedevîlerin İtalyanlardan çektikleri şiddetli zulümü gözler önüne sermiş… Herkesin okuması gereken bir kitap, kitap bitince birkaç gün şedid etkisinde kalmıştım…
Ve bir ayrıntı; maalesef kitabın orijinalinde olan, Knud Holmboe'nin seyahat boyunca çektiği resimler, kitabın Türkçe baskısında bulunmamakta...