Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşra YILDIZ

Büşra YILDIZ
@Okuyananne43
Bir Meclisten Ayrılırken Peygamber Efendimiz, bir meclisten kalkılacağı zaman, son söz olarak şöyle duâ edilmesini tavsiye buyurmuş ve bu duânın o mecliste işlenen hatâları (küçük günahları) örteceğini söylemiştir: Sübhâneke Allahümme ve bihamdike, eşhedü en lâ ilâhe illâ ente, estağfiruke ve etûbu ileyke “Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim, Sana hamdederim. Senden başka bir ilâh olmadığını kesinlikle belirtirim. Senden beni bağışlamanı diler ve Sana tövbe ederim.”
Reklam
“Fazla sevginin ne zararı var?” denebilir. Peygamber Efendimiz aşırı sevginin zararını şöyle belirtmiştir: “Bir şeyi haddinden fazla sevmen, seni kör ve sağır eder.”
Fahr-i Kâinât Efendimiz birbirini Allah için sevenlerle ilgili çeşitli müjdeler vermiştir. Buna göre: Kıyâmet gününde, birbirini Allah için sevenlerin yüzleri dolunay gibi parlayacaktır. Onların alınlarında: “Bunlar birbirlerini Allah için sevenlerdir” diye yazacaktır. Onlar, Allah’ın Arş’ının gölgesinde gölgelenecek, cennetlikler de onları hayran hayran seyredecektir.518 Yine Fahr-i Cihân Efendimiz’in haber verdiğine göre, Allah Teâlâ kıyâmet gününde: “Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler?” diye soracak. Sonra da şöyle buyuracak: “Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün, onları kendi Arş’ımın gölgesinde gölgelendireceğim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hoşlanmadığı bir rüyâ görünce de: “Eûzü besmele” çeksin; böylece hem o rüyânın şerrinden, hem de şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın. Sonra sol tarafına üç defa “tu tu tu” diye tükürür gibi yapsın. Gördüğü bu kötü rüyâyı hiç kimseye, hattâ sevdiğine bile söylemesin. Kötü rüyâ anlatılmadığı takdirde, onu görene zarar vermez.
Allah’ın Sevgilisi, Hafsa annemizin evinde, ikiye katlanmış bir keçede yatardı. Annemiz bir gece bu keçeyi dörde katladı. Resûlullah Efendimiz de onun üzerinde rahat bir şekilde uyudu. Fakat bu yumuşak yatak onun gece namazına kalkmasına engel oldu. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz sabahleyin hanım annemize, keçeyi bir daha dörde katlamamasını söyledi.
Reklam
Namaz kılarken, Rabbimiz’in huzûrunda olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız. Hep bunu düşünmeli, kendimizi bir an bile kaybetmemeli, yüce Mevlâmız ile aramıza bir başka varlığı ve düşünceyi sokmamalıyız. Belirtildiğine göre, Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’ya şunu emretmişti: Beni zikrettiğin zaman, bütün organlarının birbirinden ayrıldığını farzet! Benim karşımda olduğunu aklından çıkarma ve o sırada kendi varlığını terkettiğini düşün! Korku ve endişelerinden kurtulup gönül rahatlığına kavuştuğunu hisset! Benim karşımda durduğun zaman, kendini huzûrumda değersiz bir köle gibi gör!
Allah Teâlâ’nın haber verdiğine göre, yerdeki ve gökteki bütün varlıklar Allah’ı zikreder, O’na secde eder. Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, bitkiler ve ağaçlar, yerdeki ve gökteki bütün varlıklar Allah’a secde eder. Kanat çırparak uçan kuşlar bile Rablerini zikreder. Kısacası bütün varlıklar duâ etmeyi de, Allah’ı zikretmeyi de bilirler. Fakat biz onların Allah’ı nasıl zikrettiklerini bilemeyiz. Dimdik duran dağlar, kıyâm hâlinde yani ayakta ibadet ederler. Hayvanlar sürekli eğilmiş vaziyette oldukları için, rükû hâlinde ibadet ederler. Besinlerini köklerinden alan bitkiler, başları hep secde hâlinde ibadet ederler. İşte bizim namazımız, “kıyâm”ıyla dağların ibadetini hatırlatır. “Rükû”suyla hayvanların ibadetini yansıtır. “Secde”siyle bitkilerin ibadetini temsil eder. Namaz, bütün varlıkların ibadet ve duâ edişini yansıttığı için en üstün ibadettir. Şimdi kendimize soralım: Cansız sandığımız dağlar, taşlar bile Allah’ı zikrederken, O’na ibadet etmemek, bize verdiği nimetlere nankörlük etmek değil midir?
Neden Abdest Alıyoruz? Abdest, namaz için bir tür ısınma hareketidir ve namaza giriştir. Peygamber Efendimiz namaz ile abdest arasındaki ilgiyi şöyle ifâde buyurmuştur: “Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı da abdesttir.”196 Şöyle düşünelim: Namaz, Rabbimiz’in huzûruna çıktığımız bir oda, abdest ise o odaya açılan kapıdır. Kapı açılmadan odaya girilemeyeceği gibi, abdest alınmadan da namaz kılınmaz.
“Ezberinde Kur’ân-ı Kerîm’den birkaç sûre bulunmayan kimse harap bir eve benzer.”
Aman güzel kardeşlerim, iyilik, ibâdet, hayır, hasenât adına ne yapıyorsak, bunları sırf Allah rızâsı için yapalım. İki günlük dünyada şunun bunun beğenisini kazanmak için parmağımızı bile oynatmayalım. Bir de hep iyi şeyler yapmayı düşünelim. İyi şeyler yapmayı düşündükçe, Rabbimiz niyetimize göre bize devamlı sûrette sevap verir. Hele bir de düşündüğümüz iyi şeyleri yaparsak, Yüce Rabbimiz bize en azından on iyilik, hattâ 700 iyilik sevâbı verir.1
Reklam
Sevgili kardeşlerim! Biz öldükten sonra bize hayır duâ edecek çocuklar yetiştirmeye bakalım. Onlara bilhassa şu âyet-i kerîme ile duâ etmeyi öğretelim: Rabbenağfirlî ve livâlideyye ve lilmü’minîne yevme yekūmül hisâb “Ey Rabbimiz! Hesap günü geldiğinde beni, annemi, babamı ve bütün mü’minleri bağışla!”9
Efendimiz aleyhisselâmın, kızı Hz. Fâtımâ’ya söylediği şu sözü hiçbir zaman unutmamalıyız: “Ey Fâtıma! Kendini cehennemden kurtar! Çünkü sizi Allah’ın azâbından kurtarmaya benim gücüm yetmez.”
Bir gün Peygamber Efendimiz ashâbına, bilmedikleri ve duymadıkları bir şeyi haber verdi: Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan bundan son derece rahatsız olur ve ezanı duymamak için arkasını dönüp kaçmaya başlar. Kaçarken de pis kokular çıkarır. Ezan okunup bitince tekrar namaz kılanın yanına gelir. Farz namazı kılmak için kamet getirilince, şeytan yine arkasını dönüp kaçar. Kamet bitince tekrar namaz kılanın yanına gelir, insan ile nefsinin arasına sokulur ve ona: “Şunu da hatırla, şunu da hatırla!” der. Namaza başlamadan önce o kimsenin aklında olmayan şeyleri ona hatırlatır. Bu yüzden o kimse kaç rek’at namaz kıldığını bilemeyip şaşırır.”
Burada bir güzelliği hatırlayalım: Sultân-ı Enbiyâ Efendimiz, bize duâların kabul edildiği zamanları öğretirken, bu değerli zamanlardan birinin, “ezan ile kàmet arasındaki zaman” olduğunu bildirmiş, bu sırada yapılan duânın reddedilmeyeceğini müjdelemiştir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu müjdeyi verince ashâb-ı kirâm: “Yâ Resûlullah! Bu sırada nasıl duâ edelim?” diye sordular. Allah’ın Elçisi de: “Allah’tan dünyâ ve âhirette âfiyet isteyin!” buyurdu.70 Öyleyse ezan bitip de kàmet getirilene kadar geçen zaman içinde kendimize, ailemize ve Müslüman kardeşlerimize de duâ edelim.
Peygamber Efendimiz, şu dünya gurbetinde bize, şeytanın tuzaklarına düşmeden nasıl yaşanacağını öğretmeye çalıştı. Bizi tehlikelerden kurtarmak için çırpındı durdu. Bu hâlini de şöyle bir misâlle anlattı: Bir adam düşünün: Adam ateş yakmış, ateşin alevi yükselince cırcır böcekleri, pervâneler ateşin alevine üşüşmeye başlamış. Adam onları ateşe düşmekten korumak için çırpınıp durmuş. İşte ben, tıpkı verdiğim örnekteki bu adam gibiyim. Sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutup geri çekiyorum. Ama siz, elimden kurtulup kendinizi ateşe atıyorsunuz.45 Ne güzel, ne canlı bir anlatım, değil mi? Şayet biz, Peygamber Efendimiz’in sözlerine yani hadislerine kulak verirsek, kendimizi cehenneme yuvarlanmaktan kurtarırız.
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.