Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Ömer Faruk KARAMAN
Ömer Faruk KARAMAN
@OmerFarukKaraman
Şair, Yazar, Okur
Milli Emlak Uzmanı
Lisans
Samsun
Ankara
36 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
DEHLİZİN FEDAİLERİ II - YENİ BİR DÜNYA
“Evet... Türk askeri gururludur. Ama bu gurur kibirli oldukları için değildir. Mehmetçik adının taşıdığı manadandır. Ve biz, bir Mehmetçik için dünyayı ateşe veririz. Bunu bazen hemen yapmayız. Önce çalı çırpıyı toplarız, ateş yakacağımız yeri temizler hazır hale getiririz. Sonra o yere benzini döker kibritle o ateşi yakar ve harlarız. Bizler Metehan’dan bu güne yanan ışığın sahipleriyiz. Biz Dehlizin Fedaileriyiz.”
Yusuf Hayaloğlu Ahmet Kaya'nın kayınbiraderi ve bir çok şarkısının da yazarıdır. Benim açımdan çok önemli bir yere sahip. Lise ve gençlik çağlarıma damga vuran, her satırında kendi yaşantımdan bir şeyler bulduğum bir şair.
Özellikle Ah Ulan Rıza şiiri çok bilinir. Ve bu şiirin benim için çok büyük bir önemi var. Şiiri kısaca özetlemek gerekirse; bir akşam buluşacağı arkadaşı saatler geçmesine rağmen gelmeyince eve dönüp yatan ancak sabah olup da kahveye gittiğinde arkadaşına kamyon çarptıktan sonra öldüğü haberini alan bir genci anlatıyor.
Benim için önemine gelince, ilkokulda sıra arkadaşım olan Cem diye bir arkadaşım vardı. O zamanlarda ben bisiklet sürmeyi biliyordum, Cem ise bilmiyordu. Biraz bisiklet sürmeyi öğrettim ona. Daha sonra ailesi ona da bisiklet aldı. Bir gün evimizin kapısı çalındı, ve Cem'in bisiklet ile kamyonun altında kalarak vefat ettiğini öğrendim. Çok severdim Cem'i. Hatırladığım kadarıyla diken diken saçları vardı. Sarışın, renkli gözlü çok zeki bir çocuktu. İlkokul 3'e gittiğimiz halde ilginç şeyler yapardı, elektronik şeylere de ilgisi vardı.
Ah Ulan Rıza'yı ne zaman dinlesem hep Cem gelir gözlerimin önüne ve hüzünlenirim.
Hayaloğlu herkesin yüreğine dokunan şiirler kaleme alan üstad bir şairdi. Kansere yenik düştü. Mekanı cennet olsun. Şiir okurken titreyen sesi hiç silinmez kulaklardan. Merhaba Nalan, Hangi Ayrılık, Neylersin gibi efsane şiirleri kaleme aldı.
Bir sevgi adamıydı..
Bu aralar Poulo Coelho kitaplarının içine düştüm desem yeridir. Okuma listemde zaten bulunan bu kitaba okuma önceliği vermemin özel bir nedeni var. Yaklaşık 20 gün önce girmiş olduğum bir mülakat sınavında "Okçuluk Olimpiyat Şampiyonu Mete Gazoz'a atfedilen Poulo Coelho kitabı hangisidir" diye soru soruldu. Listemde olduğundan bildim. Ancak merak ettim.
159 sayfa olan kitap mini bir roman aslında. İç sayfaların bazılarında okçuluk ile ilgili görseller mevcut. Giriş kısmında kısa bir hikaye ile başlıyor. Uzak diyarlardan gelen bir yabancı okçuluk konusunda efsane olan birisine hünerlerini gösterip ondan takdir almak ve onun ününe son vermek istiyor. Ancak üstat okçudan gerekli cevabı aldıktan sonra oralardan ayrılıyor. Bu düello esnasında onları izleyen bir çocuk da okçuluk ile ilgili her şeyi öğrenmek istediğini söylüyor okçu üstada ve yaşadıkları kasabaya doğru yürürken okçulukla ilgili önemli bilgileri anlatıyor çocuğa. Bunlar sayfalara kısa kısa paragraflar olarak eklenmiş kitapta. Sonuna gelindiğinde ise birbirleri ile vedalaşıyorlar.
Kitap okçuluk ile ilgili gibi görünse de aslında mini bir kişisel gelişim kitabı olmuş. Hayatımızda sürekli karşılaştığımız olaylarla ilgili nasıl bir duruş sergilemek gerektiğine dair tüyolar elde edilebilecek, benim hayat felsefeme çok uyan bir kitap.
Hep derim ki "Hata yapmaktan korkmamak gerekir. Çünkü her hata bir tecrübedir, tekrar tekrar yapılan aynı hatada sizi o hataya götüren farklı yolları görür ve artık hata yapmayacak duruma gelebilirsiniz.
Yaklaşık 30 dakikada okuduğum, benim adıma kısa ancak önemli mesajlar içeren bir hikaye oldu.
Tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Her insanın hayatında kendisini güçsüz hissettiği anlar mutlaka vardır. Kafka bu kitabında romandaki karakterin, Gregor'un kendi ailesi için yaptığı fedakarlıkların ardından yaşadığı bazı sıkıntılardan dolayı depresyona girmesinden sonra kendisini aciz hissettiği bir süreci kendisini bir böcek olarak tasvir ederek anlatıyor.
Öyle ki o çalışırken ailesi için planladığı onlarca hayal varken, depresyona girdikten sonra ailesinin onun hakkında tam zıttını düşünmesi, onu bir fazlalık gibi görmesi, hatta imha edilmesi gereken bir yaratık olarak düşünmesi çok trajik..
Düş de gör derler ya. Tam bu durumu anlatıyor aslında. Siz çalışıp ailenize bakarken sizden iyisi yoktur, ama güçsüz düştüğünüzde külfet olursunuz. Insanoğlu böyle vefasızdır işte. Kıymet bilmez, yaptıklarınızı bir çırpıda unutur, fedakarlıklarınız onlar için değersiz olur.
Geçmişte onlar için yaptığınız herşey siz bu dünyadan göçtükten zihinlerden silinir ve herkes yeni bir hayat kurmak için yoluna devam eder. Siz ise yaptığınız fedakarlıklarla, verdiğiniz tavizlerle kalırsınız.
Ah Gregor... Sana üzüldüm doğrusu. Yaşadığımız gerçek hayatta da senin durumunda olan o kadar çok insan var ki bu gerçekten çok üzücü..
Hayatta hiçbir şey nedensiz değil. Yolumuza çıkan taşın bile bir sebeple orada olduğuna, hiçbir şeyin sebepsiz yere yaratılmadığına inanıyorum.
Veronika Ölmek İstiyor da öyle bir hikaye oldu benim için. Kitapta meydana gelen hemen her olay zincirleme olarak karakterlerin yaşantısına yön veren sebebi oldu. Veronika'nın ölmek istemesi
Samsunlu yazarlardan Adnan Öz’ün yazmış olduğu Türk Ruleti kitabından biraz bahsetmek isterim. Kitap Rusya Devlet Başkanı Putin’in tahsis ettiği özel bir uçakla seyahat edecek olan bir kadının gizemi ile başlıyor. Daha sonraysa hikayemiz birbirlerine ilk görüşte aşık olan bir istihbaratçıyla bir öğrencinin Paris’te nasıl tanıştıklarını anlatarak devam ediyor. Farklı kültürdeki iki insanın hayatlarını birleştirmeleri, ana karakterimizin eşine olan inanılmaz bağlılığının anlatıldığı hikâyeyi okudukça olayların bambaşka bir yöne doğru akmaya başladığına şahitlik ediyoruz. Kitapla ilgili spoiler vermek istemiyorum ancak şunu söyleyebilirim kitabın gerçekten akıcı bir dili var. Toplamda 232 sayfa ve orta kalınlıkta bir kitap. İkinci kitap da çok yakında okurlarıyla buluşacak. Türk Ruleti kitabı Mühür yayınlarından okuyucuların beğenisine sunuluyor. Aşk ve polisiye türde hikaye severler için mutlaka okunması ve raflarda yer alması gereken güzel bir kitap tavsiye ediyorum.
Yıllardır okumak istediğim ancak bir türlü fırsat bulamadığım ve etrafımdaki kitapseverler tarafından da "Simyacıyı hala nasıl okumamış olabilirsin" eleştirilerine son noktayı koymak ve artık bu kitabı da kitaplığıma eklemek adına sonunda okuyabildim.
En çok okunan ikinci Latin Amerikalı yazar olan Paulo Coelho'nun bu romanı
Öncelikle şunu belirtmeliyim, kitabı okurken Jack Landon’ın Yıldız Gezgini adlı kitabı aklıma geldi. Orada bulunan baş karakter hapishanede gördüğü işkencelerden korunabilmek ve acı hissetmemek için kendinden geçip astral seyahat tarzı bir yolculuğa çıkıyordu. Her çıktığı yolculuğun kapısı birbirinden farklı hikayelere açılıyordu.
Gece
Bulunduğu dönemde hükümdarlık/liderlik eden herkesin o dönemin şartlarına göre değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu Abdülhamit için de, Vahdettin için de Mustafa Kemal Atatürk için de geçerli. II. Abdülhamit yıkılmaya yüz tutan bir devletin başına kendi dışında gelişen olayların sonrasında geçti. Keskin zekası ve ferasetiyle düşmanlarını
